Gönderi

Biz diyoruz ki, ortada Kur'ân-ı Kerîm'in beyan ettiği Tevrat-ı Şerîf veya İncil-i Şerif yok. Onceki oturumların birinde Mösyö Begeny Tevratı Şerîfin asıl nüshasının ortada olmadığını, mevcut nüshalann asıl Tevrat-ı Şerîf olduğuna Hristiyanlar'ın ve Yahudîlerin bile inanmadıklarım ve olsa olsa o nüshaların asıl Tevrat-ı Şerîf'in bazı âyetlerini ihtiva ediyor olmasının muhtemel bulunduğunu, parçalara dayanarak bütünler hakkında ve varsayımlara dayanarak gerçekler hakkında hüküm verilemeyeceğini çok mantıkî bir şekilde ispat etmişti. Aynı şekilde İncil-i Şerîf adıyla şimdi elde bulunan dört kitabın da Hz. İsa Efendimiz'in ağzından çıktığı şekilde yazılmış olmayıp, adı geçen Hazret'in göğe yükselmesinden -çok sayıda farklı rivayete göre- kırk, yüz veya iki yüz sene sonra ya da bu süreler arasındaki zamanlarda olmak üzere, kim olduğu bilinmeyen ve bir rivayete göre Hristiyanlık'la alâkası tamamen meçhul şahıslar tarafından ya İncil-i Şerîf adıyla yazılmış ya da sonradan böyle isimlendirilmiş bir çok kitap içinden ruhban heyeti tarafından bilinmeyen sebeplerle seçilmiş olduğu da daha önceki oturumlarda gereği kadar söz konusu edilmişti. Kur'ân-ı Kerîm ise asıl Tevrat-ı Şerîf ile İncil-i Şerîf'i tasdik ediyor. Yoksa şu mahiyeti meçhul kitaplan tasdik etmiyor. Ancak siz asıl Tevrat-ı Şerîf ve İncil-i Şerîf'i ortaya çıkardığınız zaman "İşte bu kitap İslâm Dini adında bir dine gerek olmayacağını beyan ediyor” diyemezsiniz. Çünkü o kitaplar İslâmiyet'i tasdik ederler. Yoksa kim oldukları sizce bile kesinlikle meçhul olan adamların "Bu İncil-i Şerif'tir” demeleriyle onun İncil-i Şerif olduğuna hükmedilebilir mi? Ozellikle de İncil adını taşyan bir çok kitaptan bu dört tanesini niçin ayırdıkları belli olmadan ve kalan kitaplara "İncil değildir” diye bir hükum verilmeden bununla amel caiz olur mu? İşte bu mütalâa "İslâm Dini'ne gerek yoktur" şeklindeki iddianızı kabul etmeye engeldir.
·
32 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.