Gönderi

Benim için Türkler kimdir sorusunun cevabı. İyi okumalar
Türkler kimdir? Bu soru için yüz yıllardır cilt cilt kitaplar yazılıyor ve yazılmaya devam edecek. Peki bu kavram bir insan için neyi ifade ediyor olabilir? Herkes için değişiyordur galiba... Biraz tarih okumuş bir insan için onlarca cümleye değer belki. Belki hiç okumayan bir insan içinse sosyal medyadan veya televizyon programlarında anlatılan şeyler kadardır. Peki benim için Türkler kimdir? Bunun cevabı, yazacağım satırlarda saklı. Ben, 4 yıl Edebiyat – Edebiyat Tarihi bağlamında dersler almış biri olarak şunları söyleyebilirim ; Türkler bozkırın ve daha sonra İslam’ın keskin kılıcı olmuştur. Bu ne sözler neyi ifade ediyor? Diye sorulabilir ki haklı bir soru... Açmak gerekirse. Türkler, bütün Avrasya sahasında yüzyıllarca hayatta kalabilmek için nice savaşlar nice badireler atlatmışlardır. Türklerin sadece düşmanları ile savaştığını düşünmek zannımca pek zayıf kalacaktır. Çünkü Türkler hayatta kalabilmek içinde savaştılar. Peki kimle? Elbette bozkırın; yazın kavurucu sıcak, kışın dondurucu soğu ile... Günümüzde bunlarla savaşılır mı be kardeşim! Diye düşünenler olabilir. Evet, bugün için teknoloji ile alt edebiliyoruz ki bazen teknoloji bile eksik kalabiliyor. Peki, onlar? Düşünelim, bundan bin yıl önce. Otomobil, ısıtıcı, klima, sıcacık botlar ve daha bir çok günümüz teknolojisinin nimeti yok. Aklınızdan “ne kadar zor bir durum olduğunu” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, çok zor bir durum. İşte Türkler o günün şartlarında, az sayıları ve dağınık halde olmaları yetmez gibi hem düşmanları hem de tabiat ile savaşarak hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Ya bu beşeri düşmanlar kim? Bu soru için Türk tarihinin ana asırlarına bakalım. Asya Hunlar ve Göktürkler hatta Uygurlar; Çin ile savaş durumunda. Burada şu anekdot çok önemli bence. Savaş zamanında düşman, barış zamanında ise dost. Gerçekten çizgi bu kadar ince ve hassas. Aslında tarihi sadece savaştan ibaret düşündüğümüz için arka planını göremiyoruz. Ülkeler sadece savaşmıyor ki. Bazen karşılıklı evlilikler bazen ihracat – ithalat dolayısıyla kültür alış verişi yapıyorlar. Yani her zaman savaş olmuyor. Yeri geldiği zamanda karşılıklı ilişkiler en üst düzeye çıkabiliyor. Daha sonra Türkler batıya geliyor. Kimler? Avrupa Hunları, Avarlar, Peçenekler, Kumanlar, Kıpçaklar ve daha bir çok Türk boyu... Türkler obalarını, hayvanlarını yani dünyasını taşıyor Avrupa’ya. Tabi, Avrupa memnun olmuyor bu durumdan asırlarca savaşlar oluyor. Ancak az olmalarına rağmen Türkler kazanıyor. Çünkü hayatta kalmak zorundalar, mücadeleyi bırakamazlar. Dolayısıyla Türkler üstlerine giydikleri ateşten gömlek ile sonuna kadar mücadele ediyorlar. Çok başarılı oluyorlar. Taki dinlerini, dillerini ve kültürlerini bırakıp Avrupa’lılara benzeyene kadar. İşte kendi değerlerini kaybettikleri zaman, benliklerini ve tabiri caizse hayatlarını da kaybediyorlar. Başka milletlerin arasına karşılaşarak yeni milletleri meydana getiriyorlar. Bunun örneği Doğu Avrupa’dadır. Slavları, ormanlardan çıkarıp tabiri caizse adam ediyorlar. Türkler gittikleri yerde düzeni değiştiriyor, oyun kurucu bir tavır alıyor. Türkler çok şerefli insanlar. Bunu ben duygularımın ışığında iddia etmemin yanında seyyahlar böyle diyor. Onlar bize ekmeğini paylaştı, bizi korudu kolladı diyorlar. Türkler inançlı insanlar; göktengri inancından tutun İslamiyet’e kadar benimsedikleri her dine sıkı sıkı bağlanıyorlar. Neyse çok dağılmadan biraz da batıya gelen Türklerden bahsedelim. Batıya göç eden Türkler, İslam alemi ile karşılaşıyor. Mücadeleler, savaşlar sonunda İslam’a boylar halinde daha sonra devletler şeklinde geçiyorlar. İslam’ın bayraktarı oluyorlar. Bunlar hangi devletler, boylar? Karahanlı devleti, İtil Bulgar devleti, Gazneli devleti, Selçuklu Devleti, Osmanlı ve diğer Türk devlet ve boyları diyebilirim. Türkler bu yeni aleme girdikleri zaman alışmaları kolay olmuyor ama uyum sağlamayı da biliyorlar. Zamanla öyle bir benimsiyorlar ki Müslümanların gazileri oluyorlar. İslam’ı yedi düvele yayıyorlar. Gaza yapmadıkları kafir kalmıyor. Kafirler, Türklerden öyle bir korkuyor ki çoğu zaman karşılarına bile çıkamıyorlar. Türkler yavaş yavaş yerleşik hayata geçiyor ve her alanda İslam’ın etkisine giriyorlar. Yalnız, kültürlerini de korumayı biliyorlar. Mesela aşık edebiyatını muhafaza ederken, onun yanında divan edebiyatına da ustalıkla eser verebiliyorlar. İşte Türkler böyle bir toplum ne kadar yeni bir şey alsalar da kendi değerlerini korumayı biliyorlar. Türkler kültürlerini gittikleri topraklara götürüyor. Gittikleri yerlerdeki kültürleri de bünyesindeki kültürle harmanlayarak ortaya harika bir medeniyet çıkarıyorlar. Yani Türkler gittikleri alemleri tanıyor, alışıyor ve liderliğini yapıyor. Türkler, mücadeleden asla ödün vermiyor. İşte benim için aşağı yukarı Türkler kimdir? Sorusunun cevabı budur. Elbetteki çok söylenecek çok şey var ama şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar.
·
114 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.