Gönderi
AŞKI NASIL YAŞAMAK İSTERDİNİZ?
Uzun bir süredir başlangıcı ve bitişinde bu kadar farklı duygulara kapıldığım bir kitap okumamıştım. Yazar kurguladığı güçlü karakterlerle, ruhsal tasvirlerle ve mekanları betimleyişiyle gerçekten takdir edilesi olduğunu kanıtlasa da beni biraz boğduğunu söylemeliyim.
Kitabın içeriğini sizlere aşkın farklı biçimleri şeklinde özetleyebilirim. Önce karakterlerden bahsedeyim: Felix çocukluğu boyunca ailesinden sevgi görememiş, kendini değersiz hisseden erkek karakterimiz. Henriette ise -Madam de Mortsauf- kendini tamamen hasta çocuklarının yaşaması için adamış, kocasının tüm zorbalıklarına katlanan bir kadın. (Ancak yazar Mösyö Mortsauf'un hayatını anlattıkça da ona kızamıyor ve bir çıkmaza giriyorsunuz.) Ve son karakterimiz Lady Dudley ise tutkuların kadını olarak betimleniyor.
Felix ile Henriette arasındaki o masum aşk... Daha doğru ifade etmek istersem Henriette'nin -tıpkı bir azize gibi- aşkı nasıl yüce bir şekilde yaşadığını, yaşattığını hissettiğinizde ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Nasıl olabilir böyle bir aşk diye sorsanız da cevap bulamıyorsunuz. Kendini çocuklarına ve eşine feda ettiğini gördükçe içiniz sızlıyor. Bütün zorluklarla tek başına savaşan, çocukları ve eşi için hayat olan kadın... Felix'e son mektubunu okuduğumda böyle bir aşkın nasıl kıymetini bilemedin Felix demekten kendimi alamadım. (Sadece sonu için bile okunmaya değer bir kitap açıkçası.) Felix'le birlikte düşüp Henriette ile birlikte yükseliyorsunuz sanki. Henriette... Hayranı olduğum bir kadın karakter olarak kalacaksın aklımda her zaman. Kendinle, o büyük aşka karşı verdiğin mücadenle; tüm o zorluklara rağmen çocukların için yaşayışınla ve o büyük sabrınla aklımda kalacaksın.
Felix ile Lady Dudley arasındaki tutkuya dayalı aşk... Aşkın kirli ve çıkarlara dayalı yönünü anlatıyor sanki. Henriette; masumluğun, aşkın yüce halinin, gülümsenin, bakışın, anlayışın gücüyken Lady Dudley; tutkunun, hazların, geçici zevklerin, bir bedende tutulan iki kişiliğin gücünü yansıtıyor bizlere. İki farklı, güçlü kadın. Biri tutkularını kalbine gömerek yaşamaya çalışan bir kadın, diğeriyse tutkularının peşinden korkusuzca giden bir kadın.
Felix'e ne kadar yaşamış olduklarından dolayı üzülüyorsam da bu iki kadınla yaşadıklarını bir türlü hazmedemedim. Henriette ona her zaman aralarındaki mesafeyi hatırlatarak yaklaşsa da Felix ondan sürekli bir şeyler bekledi. Bunu sonunda Lady Dudley'e karşı koyamayışında görebiliriz. Onun hayatını bir anne gibi düzenleyen Henriette'nin sevgisine sadık kalamadı, tutkularını görmezden gelemedi. Ve herkes gibi bunun ne büyük yanlış olduğunu çok geç fark etti. Felix bir insandı, Henriette ise melek.
Buraya kadar okuduysanız yazımı eğer kitabın da sonuna kadar sabredip okursanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Ve okuduktan sonra kendinize 'Aşkı nasıl yaşamak isterdim?' diye sormanızı istiyorum. Şimdiden keyifli okumalar...
·
118 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.