ÖSeYeMe Terör Örgütü
Yaşamaya çalışmanın verdiği ağır sancılar içinde geleceğe umutla bakmak isteyip de eline yüzüne bulaştıran, başta plandemi dönemi olsun her türlü olumsuzluğa rağmen yine de bu ülkenin yarınlarını kurmak için çırpınan gençler (artık pek az kimse genç sıfatını kendine yakıştıyor) olarak fikrimi beyan etmek istiyorum.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum:
Okullar ekonomide çarkın döndüğü ticarethanelerdir. Öğrenciler birer ürün, öğretmenler satıcı, veliler alıcı, idareciler ise bir nevi pazarlamacıdır.
Biliyorum, belki yakıştırmalar çok yakışık olmadı lakin bu örnekler benim için sosyolojik bir tespit unsurudur.
Liseler; amaçsız, şuursuz, niteliksiz, kalifiyesiz hatta beceriksiz sayılabilecek bir mizaçta ve tembellikle uyutulan ergenler üretmektedir. Üretimden anladıkları sığ kafa yapıları sebebiyle yalnızca üremedir. Ve bu üreme içgüdüsü sarhoşumsu bir ruh hali barındırıyor zihinlerde. Hatta berrak olan dimağlarda zehir etkisi yaratarak bir çeşit uyku hali oluştuyor. Bu uyku hali öyle bir mefhum ki gece ile gündüzü tersine çeviren bir sistematiğin, kaybolan zamanın haznesine sıkışmış ve kuru kalabalık oluşturan, birbirini tekrar eden aynılıkta ve sıradanlıkla değersizleşen gençler türetmede kullanılan fabrika mahsulleridir.
ÖSYM denilen kurum ecnebi dayatmaları ile hazırlanmış eğitim metodunun tükenmek bilmeyen sınav olgusuna istinaden oluşturulmuş köksüz bir fabrikadır, yks'de onun yan sanayisi...
Devrin milli eğitim bakanı olmuş fabrika müdürü patronun zamanında zirve yapmış bu kurumun geçmişi temiz olmayıp geleceğimiz olan gençlere hiçte iyi bir gelecek sağlamadığı da aşikar bir gerçektir.
Keza eşine az rastlanır bir övgüyle halkın gözünde yüceltilen yönetim kadrosunun çocukları yurt dışında eğitim görüyor. Çok manidardır ama 'eğitim sistemimiz harika' olduğundan dikkat çekmiyor bu ayrıntılar. En azından gençlere yapılan açıklamalar bu yönde: "Avrupa, Amerika vs. bizi kıskanıyor."
Tabi kıskanıyor, ne sandınız ya. Her ilde üniversite apartmanı inşa etme projesi son hızla devam ediyor mesela.
Ve şunu da unutmadan ekleyeyim dostlar:
Üniversiteler; diplomalı işsiz yetiştirme konusunda Avrupa standartlarının çok ilerisinde büyük bir istikrarla başarıya imza atmaktadırlar. Bu alanda alınan uluslararası başarılardan ötürü -öğrencilerden uzak meskende arsa kapan, köşklerinde refah kovalayan- Rektör beyler başta olmak üzere tüm eğitim camiasını tebrik etmek lazım.
Tebrike takdir gerek,
Korkarım ki kendi hayal dünyalarında istihdam edilen gençleri, gerçek denilen yalan dünyada intihara meyillerinin artmasından korkarım. Korkarım çünkü iş, aş, eş üçlüsünün bir dalına tutunamama ihtimalleri olmasından korkarım. Korkarım zira sömürü düzeniyle her yere demir atmış, insanların mutsuz olmasından haz alan, ruhunu şeytana satan insan müsveddelerinin ekranlardan kurtarıcı olarak gösterilmesinden korkarım.
AMA
Kendimle baş başa kalınca şimşek çarpar beynimdeki hücreler. Sanki düşünce alevleri etrafı sarmış da bana hakikatli bir gerçeği hatırlatır gibi "KORKMA" der, istiklal mücadelesi korkaklarla değil, kararlı ve cesaretli asil insanların omuzlarında yükseldiğini hafızama çivilerdi.
Ve bu çivi sanırım çivisi çıkmış dünyamızın denge unsurudur. "Sakın bir çiviyi küçümseme; bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, ..." hesabı yüreğinde çivisini doğrultanlara selam olsun.
• ALİ KARAKOÇ
··
1.515 görüntüleme
Yeteneğe göre eğitim sistemi istiyoruz
Can alıcı önem arz eden bu konu üzerindeki düşünceleriniz, fikirleriniz ve daha önemlisi gözlemleriniz çok isabetli. Yazmış olduğunuz bu yazı bir çok gencin zihninde yer bulduğu zamanda gerçek özgürlük var olacaktır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.