Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

744 syf.
8/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Uzun soluklu bir kitaptı ve klasik olduğu için de sıkılıp bırakacağımdan korkuyordum. Hiçbir sayfası sıkmadı, durağan bir olayı anlatırken bile dilinin akıcı olması sebebiyle çok rahat okudum. Kitapta en dikkat çeken şey kadınların toplumdaki yeriydi benim için. Bekarken, evliyken, birinin esi ve kardeşi olarak konumlarıni 740 sayfada çok iyi işlemiş yazar. Hikaye zaten gercekte yaşanmış da birilerinin günlüğü kullanılarak birleştirilmiş gibi yazılmış. Anlatanlar değişiyor ve olaya gerçeklik katıyor, sürekli baska bakış acılarını tanıyoruz ve farklı statüden insanların etraflarında olan olaylara nasıl tepki verdiklerini de anlayabiliyoruz böylece. Aynı zamanda insanların manipulasyonunu da anlayabiliyoruz kolayca. Hikayemiz bir resim öğretmeninin varlıklı bir ailenin kızlarına resim öğretmesi için işe alınmasıyla başlıyor. Öğretmen ve kızlar arasında bir dostluk hatta daha fazlası gelişiyor. Hikayeyi anlatan kızımız Marian Halcombe kardeşine çok düşkün, onun iyiliğini istiyor ve başta önyagıyla yaklaşsam da duruşu hakiki olan bir karakter. Kadınların daha düşük bir konumda olduğunu, daha yetersiz olduğunu ara ara belirtiyor fakat kardeşi için yaptıkları sözlerinin aksini kanıtlar biçiminde. Güçlü bir karakter. Her sey diğer kardeş Laura'nın evliliği sebebiyle başlıyor. Kendinden 25 yaş büyük bir adamla, ölmüş babasının dileğini yerine getirmek için bir evlilik gerçekleştiriyor. Bu adam Sir Percival Glyde, bir baron, başta bir centilmen gibi gözükse bile hizmetçilere olan kaba tavrından ne tip bir adam olduğu hep ortadaydı. Bu evliliği ne için yaptığı da çok geçmeden ortaya çıkıyor, hatta evlenmeden önce bile Laura bu evliliği yapmamak için direniyor biraz. Hikayenin en tilki karakteri de Kont Fosco. Glyde ailesiyle aynı evi paylaşıyor ve Percivalle aynı amacı güdüyor. Bu karakterin ilginç bir aurası var. Kendisi oldukça çekici, insanlara iyi gözüken ve cok zeki bir adam. Kurduğu planlar, tavrı hep oturaklı ve yerli yerinde. Entrikanin işlemesi için gereken ana taş. Romanın adını aldığı beyazlı kadın: Anne Catherick, kendisi bir sırrı olduğunu söyleyerek her seyi karıştırıyor ve Laura'nın uyanmasına sebep oluyor diyebiliriz. Ileriki sayfalarda işler karıştığında, oyunlar oynandığında ve küçük çaplı entrikalar çevrildiginde Anne her şeyin bir tetikleyicisi konumunda oluyor. Hikayede çok az görüyoruz, sürekli ne anlatacak diye bekliyoruz. Karakterleri de kızdırıyor ve stresten terletiyor, merak ettiriyor. Gerçekleri acıklamasa bile büyük bir karmaşaya sebep olacak bir varlığı var. İşin ana noktası bir miras sorunu. Sir Percival Glyde paragöz bir adam ve borçlarını kapatmak için Laura'nın mirasına ihtiyacı var. Bu miras kavgası büyüyor büyüyor ve beyazlı kadının açığa çıkarmak istediği sırrı ortaya çıkaracak bir noktaya ulaşıyor. Belki de daha intikamvari bitseydi daha keyifli olabilirdi (Monte Kristo Kontu gibi hayal ediyorum) ama her şeye rağmen hiç sıkılmadan okuduğum bir roman oldu. Karakterlerle 13 gündür yaşıyorum. Onları çok iyi tanıdığımı düşünüyorum. 1800ler Ingilteresindeydim sanki.
Beyazlı Kadın
Beyazlı KadınWilkie Collins · Can Yayınları · 2021700 okunma
·
1.249 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.