Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

585 syf.
6/10 puan verdi
·
52 günde okudu
kitapla ilgili en en en büyük eleştirim şu olacak: aslında bu eleştiri kitabın edebi yanıyla değil yapıkredi yayınlarına, abi yazıları küçültüp neden 2 sayfalık metni tek sayfaya sığdırdınız. özellikle dışarı da kitap okumayı seven ben için bu bir işkenceydi. yazarın dilinin ne kadar ağır olduğunu düşünürsek bu da işkencenin üzerine tuzu biberi oluyordu. ikinci bir kısımdaki eleştirime de şöyle başlamak istiyorum: lisedeyken türkçe dersinde hoca ödev olarak bazı türlerde yazılar yazmamızı istemişti. bu tüm türlerde yazılarımı yazıp hocaya götürdüğüm de değerlendirme olarak bana türün kurallarını hatasız bir şekilde uyguladığımı ama her metni tek paragrafta yazdığım için puan kırdığını söylemişti. kitabı okuyanların burada neyi bahsettiğimi gayet iyi anladı, tek düşündüğüm acaba bunu yazar mı yaptı yoksa çevrimen mi aşırı merak ediyorum. yaptıysa neden diye sormak isterdim. sırf yapı bakımından okuması en çok yoran kitap olarak bendeki birinciliğine ulaştı. bu kadar uzun sürede bitirememe nedenimde buydu. genel şikayetimden bahsettiğime göre gerçek incelememe gelirsek: aşırı sıkıldığımı itiraf etmek zorundayım. ilk kısımda boncuk oyunu hakkında genel bilgiler, bu kısım benim için en sıkıcı tarafıydı. hatta ne yazdığını bile hatırlamıyorum. hala da boncuk oyunu nedir anlayabilmiş değilim. 2. kısım: knecht in hayatı: bu kısım gayet güzeldi, özellikle tartışmalarıyla. üzerlerine pek değineceğim bir şey yok, hangi tarafı savunsam elimde patlar(ama seç birini deseler kastalya dışı hayat derdim). bu kitabı bence güzel yapan değerlerden de biri buydu. tam olarak iki tarafında propagandası yapılmıyordu. hatta her ne kadar kastalya ooovv yeaah havası yaratılmaya çalışılsa da aslında çoğu alan da ne kadar da muhafazakar(bağnaz olanından) olduklarını görüp, diğerlerinden hiçbir farkları olmadığını ortaya koyuyor, diğerleri ne kadar kötüyse kastalyalılarda o kadar kötü olduğunu bağıra bağıra belli ediyordu. burada takıldığım kısımlardan biri knecht bana çok uyumsuz geldi, aslında bu uyumsuzluğu kitaba çok güzel yedirilmişti ama hikayenin geri kalanıyla bence kopukluk yaratıyordu. zorlama bir sonuçla şöyle bir çıkarım yapabilirim: knechte muhafazakar ama bağnaz değil, kastalya kültürüne saygısı tartışılmayacak düzeyde ama yeniliklerin gerekli olduğunu ve olmazsa bu nedenle kastaltanın yok olacağını düşünüyor. tamam iyi herşey güzel ama bu böyle gitmez, dünya değişiyor bizde değişmeliyiz gibi. veya hepsi bahane ve knecht bunalıma girip en sonunda benim yerim/kişiliğim burası değil, usulünce ve kimseyi kırmadan nasıl ayrılabilirim düşüncesiyle hareket edip yalan da söylüyor olabilir. falan filan bunlar üzerine tartışmalara gidilebilir. ve gelelim kitapta wtf olduğum noktaya, aga knechtin ölümünde noluyor amk diyen tek kişi ben değilimdir umarım. çok beklenmedik ve garipti. şaka gibiydi ve bu nedenle belki de en sevdim kısmıdır. bana bu duyguyu yaşatmasından ötürü yani. 3. kısım(şiirler): valla şiir adamı değilim okumadım :), sarmıyor aga napam 4. kısım(kısa hikayeler): gayet hoş 3 kısa hikaye. üzerine ne söyleyebilirim bilmiyorum. verilmek istenilen anlamlar üzerine tartışılabilir, ben pek düşünmedim o kısımları. ama 3. hikaye de herşeyin rüya olması bi woow etmedi değil. güzeldi. 3. hikaye de göremedim ama kendi hayatından bir şeyler var mıydı? onu merak ettim
Boncuk Oyunu
Boncuk OyunuHermann Hesse · Afa Yayınları · 1993696 okunma
·
489 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.