Kitapların konusuna özen gösteren ve ilk defa bu tür bir kitap okuyacak kişiler her zaman verdiğim nota 1 puan eklesinler. Bu tarzda okuduğum ilk kitap olmadığı için etkileyiciliği gözümde daha az oluyor. Şİmdi kitaptan bana ilginç gelen konulara değinirsek; Bazı eski toplulukların sözde tanrılara insan kurban etmesini hep mantıksız bulmuşumdur. Aztekler, insanın kurban edilmesini tanrılara borçlu olunan enerjinin geri ödenmesinin bir yolu olarak kabul ederlermiş. Onlara göre Toprak Ana insanın kanıyla beslenmiştir ve mahsul de ancak Toprak Ana'ya yeterli kan sağlandığı ölçüde büyüyebilecektir. Yalnız ne hikmetse kurban edilenler yönetici kesimden değil, daha çok, suçlu, savaş esiri veya çocuklardan seçilirmiş. Genel olarak diğer eski milletler de bu ve buna benzer inanışlarla insan kurban ederlermiş. Sonunda işin mantığını öğrendim. Amerika'daki şeker çiftliklerinde hiç kimse çalışmak istemiyormuş. Bu yüzden Afrika'dan köle getirmişler. Peki neden çalışmak istemiyorlar? Çünkü şeker üretmek için sürekli dikkatli olmak gerekiyor. Anlık dalgınlıklar ölüme veya sakatlanmalara neden oluyormuş. Mesela hadde makinelerinde çalışan işçiler bir anlık dalgınlıkla makinelere kolu falan yapışınca kurtarmak imkansızmış. Patates, insanlığı kıtlıktan kurtaran en önemli besinmiş. Fakat patates ilk çıktığı zamanlarda cüzam hastalığına neden olduğuna inandırmışlar insanları. Ayrıca biçiminden dolayı büyücülük ve şeytana tapınmaya ile daha fazla anılmaya başlanmış. Sonraları bu ön yargılar kırıldıktan sonra patates dünya nüfusunu patlatmış. Nüfus patlayınca ekonomik büyüme aynı oranda gitmedi tabi. Ya açlık ya refah. Bütün dünya için ikisi bir arada olamıyor maalesef. Suçluyu bulduk. Patates! Son olarak Norveç'te bulunan ve dünyanın en büyük tohum bankası Svalvard'ı araştırmanızı öneririm kitaba ilgi duyanlarınız varsa.

İnsanlığın Yeme TarihiTom Standage · Maya Kitap · 2016238 okunma

·

271 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Serhat Özgül