Kaybolduk,
Kör oyunda, elele,
Kaç kez yandı, ayrılığın kor alevleri,
Savruldu üstümüze geçmişin külleri,
Sınırında uyukladık, ateş ve isin,
Karanlık odada yanan mum,
Uzaklaşmak istemem şavkından,
Işığın bittiği yer, muğlak, soğuk, belki kar ayazı,
Kör oyunu, kandillerden kaçtığım yer.
Şarkımız, başlıyor mum ışığında,
Zamanın kumları saçlarımızı tarıyor,
Acının ve ızdırabın cam kırığıyla
Harflerle sürüyoruz her baharda
toprağın münbit yüzünü
Öbek öbek kelimeler veriyor gündönümünde
çatlak ve birbirine bağlı ellerimize,
Yalnız, bağsız, koptuğu damardan bihaber kelimeler,
Halbuki biz cümlesine tohum atmıştık.
Mana ile aydınlığı sonsuz saracak
Uzun, bilge, söylenceli, zamana kalacak.
Seslere bağlayıp tüm anıları,
Saçlarımızı ördük köklerine sadakatle,
Ayaklarımıza değdi yıldızların tozu,
Önümüze yığıldı Samanyolu,
Bize kaldı dağıtmak her bir ışığı,
Ruhları düğümleyip parıltısına,
Üfleyip yükseltmek gök kasrına.
Yankımıza yakın, aradığımız sakıb sitare,
Mumlarla yol aldık, buluştuk Süreyya ile,
Yolumuz aydınlansın sükutun açık penceresinden,
Kaybolduğumda, düşersem elinden, sönerse cılız ışığı titreyen mumun,
Göğe yükselsin, tutunup saç telinden,
Arşda huş eylesin, yol göstersin bana,
Aksedip gülen gözlerinden.