Gönderi

Aslında asosyal biri değilim
Doksanlı yılların sonuna kadar asosyal kelimesi genellikle vaktini evde geçiren, pek arkadaş edinmeyen, herhangi bir aktiviteye katılmayan kişilere denirdi. Ve o dönemde asosyal herkesin ardına sığındığı cümleydi bu "Aslında asosyal biri değilim, evde vakit geçirmeyi seviyorum." Evde geçirilen vakitlerde de yapılacak şeyler belliydi hani.. temizlik yapmak, kitap okumak, yatmak, belki biraz elişi... Varsa hobi... Birçok zaman da televizyon... Hatta daha da ileri gidecek olursak TV'nin olmadığı zamanlarda radyo... Onun da olmadığı zamanlarda plak vb. Peki o dönemde evde bu kadar vakit geçirirken insanlar günümüzdeki insanlar kadar asosyal miydi? Sanmam... Evde vakit geçiren insanlar ister istemez ihtiyaç halinde dışarı çıkıyor, eve gelen diğer insanlarla sohbet ediyor, belki camdan cama kapıdan kapıya komşularla hasbihal ediyorlardı. Eger zamanında bunun araştırması yapılmış olsayi emin olun 90lı yıllara kadar her dönemde asosyal olarak adlandırdığımız insanlar bizlerden kat ve kat daha fazla sosyalleşiyorlardi. Şimdi ne mi oldu.. hemen hepimiz akşam eve aile bireyleri geldiğinde yüzüne bile bakmadan ellerimizde telefonlarla oynuyoruz. Kimimiz sosyal medya uygulamalarında gezinirken kimimiz video izliyor, kimimiz TV'ye diziye dalmış oluyoruz. Eskiden insanlar bir misafir geldiğinde onunla sohbet etmenin keyfini alırlardı. Şimdi eve gelen misafir de asosyal. Elinde telefon gözü Tv'de.. misafirliğe gelmiş... Bunun en güzel örneğini kendim yaşadım. Henüz evli olduğum dönemlerde yine yaşıtlarımdan evli bir arkadaşım akşam yemegine davet etti. Davete icabet gerekir elbet. Gittik, henüz kapıyı açıp hoşgeldin der demez evin erkeği kulağı salonda " geçin geçin" dedi. Gayettabi geçip oturduk. Tv'de dizi izliyormus. Bugün Perşembe bilmemne bilmemne dizisi var önemli bir bölüm dedi. Eşimle göz göze geldik. Birkaç dakika sonra kapatacağını düşündük. Olmadı. İki üç dakika beş dakika derken adamın tvyi kapatmaya niyeti yok. Hüseyin dedim. Cevap verdi.. ama gözleri hala orada.. Oğlum su televizyonun sesini kis bari dedim. Abartısız söylüyorum yüz birimlik bir ses seviyesi düşünün 80 lerdeydi.. 79 yapıp bıraktı.. E oğlum sen bizi eve davet etmedin mi? Ya kanka valla bu bölüm önemli. Kusura bakma. Benim kulağım sende.. Tepem attı atmasına da .. Misafirlikteyiz hani saygisizlik yapamayız. Yenge hanım mutfakta yemek hazırlamakta.. Eşim ben sibele yardım edeyim dedi.. çıktı gitti. Bende ağız durur mu başladım söylenmeye.. Söyleniyorum söylemiyorum da kime... Yemeklerimizi aynı şekilde yedik. Ne TV kapandı.. ne muhabbet ne sohbet.. böylece çay faslına geçtik. Maksadım bir bardak içip kaçmak.. Yenge hanım çayları getirdi doldurdu. O sırada reklam girdi. Ohh şükür yarabbim Hüseyin dedim Madem bugün izlediğin bir dizi vardı bizi yarın cagirsaydin. Güldü.. Kanka yarın da bilmem ne bilmem ne dizisi var dedi.. Yenge hanım gayet normal bir şekilde. Hüseyin hep öyledir. Akşam işten gelir Her gün bir dizisi vardır. Onu izler.. Afalladim kaldım. Hani tamam biz de TV izleyen insanlarız ama kardeşim bir insan bir diziyi bilemedin iki diziyi takip eder.. bu nedir böyle. Hüseyin konuşmalarımızı yarım yamalak dinledi. Belli.. Ya kanka napayım. Akşama kadar onun bunun ağız kokusunu çekiyorum. Akşamları da biraz kafa dağıtıyorum. Peki dedim istemeyerek de olsa.. Ne yapalım el mecbur.. Çayımızı içtik kalktık evimizin yoluna koyulduk. Yenge hanım sağolsun eşimle sohbet etti. Onlar konuşurken e ben de arada muhabbete girdim. Bizi ağırlamış oldu.. şimdi düşünün bakalım.. Hüseyin mi bizimle sosyalleşti yoksa yenge mi... Ona kalsa o hooo yenge akşama kadar evde. Asosyal. Çözemedim.. Çözümü sizlere bırakıyorum.. Hani dedim ya doksanlara kadar bu böyle değildi diye.. Evet öyle değildi özellikle cep telefonları ve sosyal medya hayatımıza girdi gireli konuşmayı da unuttuk.. muhabbetin tadını da.. siz siz olun. Biri ile muhabbet ederken lütfen şu tvyi kapatın.. elinizi cep telefonuna götürmeyin.
·
121 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.