Gönderi

Beşerde gen ne ise insanda yazı odur.
1984
1984
Kitapta benim dikkatimi çeken bölümlerden biri dilin sadeleştirilmesi bölümü . Mesela zıtlıklara gerek yoktur “iyi” varsa “kötü” gereksizdir. “Kötü “ yerine “iyi değil “ kullanılacak. Böylece eskiye ait bir çok kelime unutulacak köklerine ait hiçbir şey kalmayacak. Büyük birader ise böylece geçmişin izlerini silecek ve istediği diktayı oluşturacak. Bu benim aklıma ister istemez şunları getirdi... Ülkemizin yetiştirdiği ender düşünürlerden Prof .Dr. Teoman Duralı bizim için şöyle demişti. “Beşerde gen ne ise insanda yazı odur. “ Bende dil bilimine meraklı bir okur olarak şunları söylemek isterim. Bir toplumunun kültürünü, dilini, yazısını, binlerce yıl beraber yaşadığı farklı etnik kökenden insanlar oluşturur. Bu topraklar çok farklı kültürleri ve medeniyetleri ağırlamış ve bu durum geçmişte çok renkli insanları ortaya çıkarmış. Günümüzde şüphesiz bunun eksikliğini hepimiz yaşıyoruz. Bu entelektüel birikimi yüksek insanların ortaya çıkışının temel sebebi şüphesiz bu kültür ve dil bağıydı. Bunları bir arada tutan en önemli unsur ise yazıydı. Dile kolay 1000 yıl Türklerin İslamiyete geçiş ile birlikte Kiril yazmaların da çevirildiği ve kullandığımız alfabe. Peki bunu değiştirmeye gerek var mıydı ? Kalsaydı Latini de öğrenseydik hatta Kirili de öğrenseydik ne kaybederdik? O kadar kaynak yakıldı vagon vagon kitaplar başka ülkelere taşındı değer miydi ?Japon’lar değiştirmedi ne kaybetti ? Çinliler değiştirmedi ne kaybetti ? Ruslar değiştirmedi ne kaybetti ? Bu insanlar geçmişini özünü kültürünü korudular ve yanına latini de öğrendiler. Maalesef buradaki kaybımız çok büyük. Teoman duralı yine bununla alakalı der ki “ Bizler kültür soykırımına uğramış bir milletiz.” Tarihimizi bile sağlam kaynaklara ve belgelere sahip milletlerin kütüphanelerinden öğrenecek bir imparatorluk değildik. Ya o kurulan Türk Dil Kurumu ? Her şeyi Türkçe söylemek istediler. Halbuki en basitinden Arapça ve Farsçayı kaldırırsan hiçbir şey söyleyemezsin. Çünkü “hiç” farsçadır “şey” arapçadır. Daha kötüsüne geliyorum. Yine basit bir örnek; bizler Fransızlarla hiçbir zaman bir arada yaşamadık ancak onlardan çok fazla kelime aldık bir tanesi Mektep =Okul( ekol Fransızca ) oldu. Arapça "yazdı" anlamındaki "ketebe" fiilinden •Kâtip: yazan •Kütüp: kitaplar (kütüp-hane) •Küttâp: kâtipler (reisül-küttâb) •Kitap: yazı, eser •Kitâbet: güzel yazı yazma •Mektep: yazı yazılan yer, okul •Mektup: yazılan şey Dolayısıyla mektebi attın şu güzelim türemiş kelimelerin köklerini unuttun . Daha böyle binlercesini sayarsın. Dil ve Yazı bir milleti millet yapan en temel iki unsur. En azından buna el uzatılmamalıydı. Bu iş yanlıştı. Kitabı okurken sadece günümüz Türkiyesi değil 100 yıllık Türkiye gözümün önüne geldi. Bizim eleştirecek ve düzeltecek çok meselemiz var. Bugünlerde acı çekiyoruz çünkü tarihten çıkaracak bir dersimiz yok. Çünkü tarihte hiç yanlışımız yenilgimiz yok (!)
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.