Dedemin Bakkalı
8 yaşında bir çocuk adı:Şebnem. Her çocuk gibi ona da sorarlar "Büyüyünce ne olacaksın?"
İçinden "Yahu ben daha çocuğum, kariyer planı lise yıllarında yapılmıyor muydu?" demek geçer.
Ama "Sahi büyüyünce ben ne olacağım?"diye de kendisine sormadan edemez.
Meslekleri düşünür ve kendisine uygun olan mesleği seçip: Büyüyünce bakkalcı olacağını, söyler. Ardından dedesinin bakkal dükkanında işe başlar.
Şebnem bakkalda çalışırken kendini, zaman zaman "Sanki onlar hiç çocuk olmamış" diye yetişkinleri içerlerken bulur. Ama sonra müşteriler ile nasıl iletişim kurması gerektiğini öğrendikçe, müşterilere nasıl ürün satabileceğinin ve bakkalın kazancını nasıl arttırabileceğinin yollarını arar.
Bunun için girişimcilik denemelerinde bulunur. Ama yaptığı her yanlış bir hatada bakkalcı dedesini karşısında bulur orası ayrı. Kime çekti bu çocuk?
Böyle durumlarda tek bir çözüm vardır: O da diğer dedesinin kahvesine koşmak. Şebnem de öyle yapar. Kahveci dedesine koşar, ona olanları anlatır ve dedesi ise her defasında "Boşver, kap bi bardak oralet." diyerek onu yatıştırır.
###
Kitabı okurken ne yalan söyleyeyim yazarın çocukluk hafızasına, hayran kaldım. "Çocuk kalbi affeder ama asla unutmaz." dediği için herhalde, o da unutmamış çocukluğunu..
Ve bana öyle geliyor ki Şebnem karakteriyle kendi çocukluğunu özdeşleştirmiş.
Çünkü büyüklerin "Kime çekti bu çocuk? " tabirini Şebnem gibi o da çok içerlemiş.
Nitekim yazarın öyküsünü çok beğendim. Çocuklarla empati kurarak başından geçenleri anlatması müthişti. Bu sebepledir, belki de tam bilmiyorum. Ama öyküyü okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Sevgilerimle.. ◕‿◕