Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

264 syf.
8/10 puan verdi
Bu ciltte öykülerden öykülere sürüklendik. Eğlendiren, düşündüren, şaşırtan; kısacası tüm duyguları hissettiren bir cilt oldu. Gaiman’ın kıskandıracak kalemi ve zihni var. Pek de kıskanamıyorum çünkü bambaşka seviyede. Zaten tarzlarımız da zaten hiç uyuşmuyor. Mitolojiye veya tarihi bir olaya yorum getirme işi benlik değil. Kardeşlerin de sahne alması okuma şevkimi katladı. Özellikle Ölüm’ü görmek (kendisi seri içerisinde favori karakterim olur) yüzüme tebessüm konduruyor. Evet. Oldukça tezat bir durum. Giriş öyküsü kısaydı. Öğütleyici nitelikteydi. Anladığım kadarıyla Gaiman şöyle söylemek istemiş: ‘‘Dene, kazanma ihtimalini göz önünde bulundurarak kaybet. Denememek, mağlubiyeti baştan kabullenmektir zaten. Yenil, ama dene.’’ İkinci öykü, Joshua Norton’un öyküsü. Yaşanmış tarihi bir olaydan alıntı bir hikaye ve Neil Gaiman’ın kendi kurgusuna göre şekillendirmesi müthiş bir iş. Kim bilir, belki de tam da Gaiman’ın anlattığı gibi olmuştur. Üçüncü öykü, Fransa’nın terör dönemini anlatan, Rousseau etkisinde kalmış Robespierre’in hikayesi. Fakat yine Gaiman’ın kendi hikayesine göre kurguladığı bir şekilde sunuluyor bizlere. Keşke Joseph Fouche’a da yer verilseydi dedim. Ciltteki favori öykülerimden biri oldu. Oldukça beğendim. Dördüncü öykü, virgülün ve cümle kullanımının arttığı, haliyle şiirselliğin ön planda olduğu bir anlatıma sahip. Gerek anlatım, gerek öykü, fena değildi. Sonu çok belli edildi, bu zaten herkesçe aşikar bir durum. Verilen mesaj güzeldi. Sadeydi. Düşünü kurduğumuz, aradığımız, peşinde koştuğumuz emellerimizin, özünde istemediğimiz şeyler olabileceği yahut ummadığımız gibi çıkabileceğiyle ilgiliydi. Ben böyle yorumladım. Yanlış da olabilir. Beşinci öykü, muhteşem. Tarih-mitoloji ve Gaiman’ın kendince yorum katması… Çok beğendim. Çok sevdim. Anlatımda da farklılığa gidip yine uzun cümleler kullanmış fakat bu sefer ziyadesiyle teatral bir anlatıma bürünmüş. Mitolojiyi okumayı seviyorum. Ama bir yandan ise okumak ahlakımı bozabiliyor; çünkü din olgusu, gözümdeki ciddiyetini yitiriyor. Tüm dinler epik bir masaldan ve şiirden ibaret geliyor bana. İnsanların bir şeye amaç yükleme gayretiyle oluşmuş, korkuların doğurduğu sığınak. Neyse, bu öyküyü sevdim ve beğendim. Tarih-mitoloji harmanlama olayını Gaiman cidden iyi yapıyor. Özellikle bu öyküdeki duygu aktarımı çok başarılı. Gaiman’ın fikir çeşitliliği çok fazla. Yaratıcılık üst seviye. Haliyle ortaya ufak ufak öyküler çıkması doğal. Altıncı öykü, benim de çok ilgi duyduğum tarihi bir kişilik olan Marco Polo’ya yer verilmiş. Dizisinin ilk sezonunu izlemiştim fakat beğenmemiştim. Marco’nun gezgin hallerini görmek istiyordum. Ama bütçe nedeniyle de imkansız bir durum tabii. Bu öyküyü de beğendim. Öykü sevmeyen biri olmama rağmen bu ciltteki öyküler nedense hiç sıkmadı beni. Gerçekten çok yaratıcı bir yorum katma kabiliyetine sahip Neil Gaiman. Yedinci öykü, Orfeus’un Şarkısı… Şampiyonlar ligi. Her yönüyle şampiyonlar ligi. Fazlasına gerek yok. Tüyler diken. Neil Gaiman put, bense onun Yahudi’siyim. O Sergen Yalçın, bense yeteneğine yazık ettiği için eseflenen Lucescu’yum. Sekizinci öykü, kutsal kitap olarak geçen mitlerde, Havva ile Adem’in farklı varyasyonlarını okuduğumuz bir öykü oldu. Habil ve Kabil’in anlattığı da fena değildi tabii, fakat Adem ile Havva miti ilgimi çok çekiyor. Eğlenceli, epik ve bol metafor barındıran bir hikayesi var bilindiği üzere. Çokça kez dinlemeye alıştığım için, eh, dediğim bir öykü oldu. Dokuzuncu öykü, kullanılan punto yüzünden hiç odaklanamadım. Zaten okumadım. İnanılmaz derecede zor okunan bir punto kullanılmış. Nasıl okuyacağım bilmiyorum. Atlamadan okumaya çalışacağım, umarım okumayı başarabilirim. Belki düşüncelerimi sonradan ekleyebilirim. Dizisini bekleyen arkadaşlar: Bu hataya sakın düşmeyin. İşin başında Gaiman var, evet, ama beni dinleyin. Gaiman’a değil, bana güvenin. Çünkü seride verilen edebi lezzeti, Gaiman’ın kendisi bile dizide veremez. Çok zor. Edebi bir şölen sunuluyor çizgi romanda. Çizgi roman okumayı sevmiyordum. Sandman yüzünden öteki çizgi romanlara da ilgim arttı. Seri yüzünden Vaiz’in ilk cildini sipariş ettim. Sandman maddi olarak bana bela açtı. Kendimce şunu söylemeliyim ki Gaiman romanlarına bulaşmayın. Bu adam tüm yeteneğini Sandman serisine kusmuş sanki. İnanın öyle. Bir daha kendisinin bile çıkamayacağı bir seviyeye çıkmış. Sandman okuyun, okutun. Uzun süredir sadece Sandman okuyorum. Umarım DC comics reklam ücretlerimi karşılar. Neil Gaiman imzalı set de bekliyorum. Bari el değmişken birkaç seri daha yollasınlar, fena olmaz.
Sandman 6
Sandman 6Neil Gaiman · İthaki Yayınları · 2019344 okunma
·
224 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.