Gönderi
Benim gibi kitapları her daim seven ve değerli bulan, okumanın mutluluk getirdiğine inanan herkesin Dünya Kitapseverler Günü Kutlu Olsun!
Düşünce ve felfeseyle pek aram olmamasına rağmen arka kapağında yazılanlar yüzünden bu kitaba başlamak istedim. Bu tür kitaplara zaman ayırmalıyım dedirten Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü’nü de bugün bitirdim.
İşte o cümle:
“İfade özgürlüğünün tüm dünyada giderek daha da hor görüldüğü bu dönemde okunmasında yarar var.”
Haksız mı peki? Bence değil hele ülkemizde bunun acı örneklerini hep beraber görüyoruz.
19.yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan John Stuart Mill ile böylece tanışmış olduk. Kendisi bir İngiliz. Ülkesinden ve dünyadan yola çıkarak yazdığı her cümle beni şaşkına uğrattı. Aslında bildiğim, duyduğum gerçekleri okumak beni neden bu kadar sarstı? Çünkü gerçekler her boyutuyla ters yüz edilmiş ve pencere içinde pencereler açarak ilerleyen katmanlı bir anlatı kitabı olduğu için. Ve başka bir anlamda bakmamı sağladığı için… 59 sayfa içinde çok şey anlattığı için… Ayrıca çoğu okur uzun bir süre zarfında bitirmenin daha iyi olduğunu savunmuş ama yazarın dilinin kolaylığı ve konu bakımından da ilgimi çekmesi nedeniyle kısa sürdü. Önemli olan beni düşündürmesiydi, bunu da başardı saygın kitap. Akıcı bir düşünce kitabı olduğunu da belirtelim hemen.
Karşıt görüşleri bilmenin, anlamanın kendi görüşlerimizi daha iyi bir şekilde savunmamıza sebep olduğunu çarpıcı örneklerle sunuyor. En kötü davranışın bir görüşün susturulması olduğunu da gösteriyor bize. Özellikle bazı tabuların arkasına sığınarak, genel geçer görüşün rahatlığı içinde insanlığın basit ve vasat bir hale gelebileceğini de hissettiriyor. Bilmiyoruz. Neyi biliyoruz? Bir düşüncemiz var, ifade edersek görüş oluyor. Peki bu görüşe ne kadar sadığız? Savunuyoruz karşıtlara karşı ama görüşümüz hakkında donanımlı bir bilgiye sahip miyiz? Yoksa genel geçer görüş mü bu? Bir şeyler savunup egomuzu mu tatmin ediyoruz?
Kitabı okurken cevaplardan çok soruların içinde kayboldum çünkü bu sorular çok önemli. Sorgulama yapıp yeterince tartışıyor muyuz?
İktidar dini kullanıyor, insanlar el alem ne der diye kendini kısıtlıyor, çocuklar kendilerini keşfetmeden önce ailelerini memnun etmeye çalışıyor… Farkında mısınız? Sığdırıldığımız kalıpların arkasına saklanıyoruz. Ama gerçeklerden kaçamayız. Kaçmak geri dönüşü olmayan çıkmaz sokaklara götürür bizi. Düşünceler ve tartışmalar insanlık yaşadıkça olmalı ki insan olduğumuzu bilelim. Bir sandalyeden bir elmadan farkımız olsun. Unutmayalım; biz düşüncelerimiz ve ifade ettiğimiz kadarıyla insanız.
··
1,061 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.