Gönderi

250 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 32 hours
Albert Camus | Yabancı
"Bugün anne öldü. Belki de dün, bilmiyorum. Bakımevinden bir telgraf aldım: 'Anneniz vefat etti. Cenaze yarın. Saygılar.' Bundan bir şey anlaşılmıyor. Belki dün ölmüştür." Nereden başlayacağımı bilmiyorum ama genel olarak her okuru etkilemeyi başaran kitabın ilk cümlesini buraya iliştiriyorum. Ayrıca yazarın Nobel Edebiyat Ödülünü almasına katkıda bulunmuş bir esere bir puan da biçemedim açıkçası. Kaç verirsem vereyim kitabın ruhuna çizik atacakmış gibi bir his oluştu içimde. Bu yüzden bu eseri puan vererek içimde karalamak istemiyorum. Affedin. Kitabın giriş cümlesinden pek fazla mana çıkaramayabilirsiniz ama masum düşünmemeniz taraftarıyım. Çünkü kitap karakterimiz oldukça kayıtsız ve umursamaz biri. Ve bu cümlede sıradan bir insanın vereceği tepkinin yanı sıra, hissizliği de oldukça ön planda. Bu yüzdendir ki burada biraz Yusuf Atılgan'ın, Aylak Adam eseri aklıma düştü. Kitap karakterimiz Meursault, gündelik hayatında, iş ilişkilerinde, kadın-erkek ilişkilerinde, arkadaşlık ilişkilerinde, toplumsal çevrede, sosyal yaşamında, aile ilişkilerinde veya tanrı ile ilgili olan düşüncesinde oldukça kayıtsız ve umursamaz davranışları ile karmaşık bir kişiliğe sahip görüntüsü çizen biridir. Kitabı okurken ne demek istediğimi çok net anlayacaksınız ama kısa bir anekdot düşmek isterim daha açıklayıcı olması için. Kitapta birlikte olduğu kadının ona kendisiyle evlenmek isteyip istemediğini soruyor. Meursault'da, kendisi için fark etmediğini, isterse evlenebileceklerini söylüyor. Bu ve bunun gibi pek çok konuda kayıtsız ve ilgisiz olduğunu görmek mümkündür. Kitabın ikinci bölümünde bir suça karışan Meursault'un adlî süreçte neler yaşadığı ve mahkemedeki duruşmasından bahsediliyor. Burada yazarın her karakteri, her durumu ve her düzeni eleştirdiğini açıkca görebiliyoruz. Mahkemede işlediği suçun yanı sıra, annesinin cenazesinde neden ağlamadığı, neden cenazenin yanında sigara ve çay içtiği veya ertesi gün neden bir kadınla birliktelik yaşadığı soruluyor. Tüm bunların işlediği suçtan ziyade hayata karşı kayıtsız kalışının sorumluluğu olarak lanse ediliyor gibiydi, belki de öyledir. Mahkemede ki herkesin işledeği suçun yanı sıra bu konulara odaklanması gerçekten enteresandı, anlam verememiştim. Ama şu da var ki, Meursault hala kayıtsızlığını koruyordu. Buraya kadar kitabın ismiyle ne alakası olduğunu sorguladım ve şu düşünceye yöneldim. Meursault, tüm toplumsal ve bireysel ilişkilerinde ki kayıtsızlığı yüzünden var olan dünyadaki tüm duygulara yabancıydı. Sevgi, arkadaşlık, sadakat, merhamet, ahlak her şeye. Her şeye yabancıydı. Mahkemede ona hiçbir şey sorulmuyordu ama kendi hayatı hakkında konuşup, ona göre hüküm veriliyordu. Anlamlandıramadığı onca şeye rağmen, en iyi bildiği şeyi yaptı, umursamadı. Çünkü ona göre her şey anlamsızdı. Burada Nihilizm düşüncesini yoğun bir şekilde hissetmek mümkün. Kitaptaki diğer bir ilgi çekici nokta ise şuydu. Kitapta bahsi geçen her karakterin bir adı vardı. Komşusunun köpeğinin, annesinin bakımevinde bulunan yaşlı adamın veya gittiği kafedeki garsonun adı vardı. Her birinden bahsederken adı kullanılıyordu ama olayın ana karakteri sayılabilecek bir kişinin adından değil de ırkından bahsediliyordu. Arap. Kitabın sonuna kadar bu kişinin adı yoktu. Halbuki işlediği suçun sebebi bu Arap karakterdi ama bu karaktere bir isim bile verilmemişti. Irkçılık yaptığını iddia etmiyorum ama okuyunca ne demek istediğimi anlarsınız. Tuhaftı işte. Kitabın yazı dili oldukça sade ve anlaşılırdı. Okurken zorlanacağınızı değilde anlam vermekte zorlanacağınızı düşündüğüm birkaç nokta var. Onun dışında bir günde okunabilcek kadar akıcı bir anlatım tarzına sahip. Kitabın son sayfasını da okuduktan sonra kapatıyorsunuz ya, işte o son düşünceniz kitaba dair ilk eşsiz yorumunuz olacaktır. O yüzden anlayarak okumak bu kitap için oldukça  önemli. Ben okurken keyif aldım, umarım sizde alırsınız. Keyifli Okumalar.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2021112.3k okunma
·
364 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.