Gönderi

312 syf.
1/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Nora Roberts'in kalemini sevince ara vermeden bir kitabını daha okuyayım dedim ve Sıcak Buz'a başladım. Fakat daha kitabın birinci bölümündeyken çok yanlış bir tercih yaptığımı anladım. (Devamı spoiler içerir.) Kitap o kadar kötüydü ki anlatmaya neresinden başlasam bilmiyorum. İlk önce ne kadar sıkıcı olduğundan mı bahsetsem acaba? Hani bu öyle bir sıkıcılık ki kitabı elime almak bile istemedim. Her gün bir bölüm bitirmek için kendimi zorladım ama bunu bile yapamadığım günler oldu. Kitapları yarım bırakmayı sevmediğim için zor da olsa bitirdim ama bu çok zorlu bir okuma süreci oldu benim için. Macera yönü ağırlıkta olan bir kitabın bu kadar sıkıcı olmasını da biraz acıklı buldum. Kitabın aşk yönü ise inanılmaz sığ geldi bana. Karakterlerin arasında hissedilebilir bir aşk yoktu, tutku yoktu, fiziksel çekim yoktu. Yazar macera kısmına ağırlık verdiği için aşk kısmını yazmayı unutmuştu sanki. Kitapta yaşanan olaylar da gram gerçekçi değildi. Hemen ilk sayfalardan bir örnek vereyim: Whitney, aşırı zengin ve istediği her şeyi elde etmiş bir kadın. Ne istese elde ettiği için de canı sıkılıyor, hayattan keyif alamıyor. Bir gün kırmızı ışıkta dururken arabasına tanımadığı bir adam biniyor ve Whitney'e, arabayı hızlıca sürmesini söylüyor. Derken arkadan başka bir araba daha geliyor ve Whitney'in arabasını kurşunluyor. Whitney tüm bu olanlara ne tepki veriyor peki? Seviniyor. Yoo, yanlış okumadınız, cidden seviniyor. Sonunda aradığım macerayı buldum, sıkıcı hayatımdan kurtuldum falan diyor. Hatta ortama hemencecik uyum sağlamakta, peşlerindeki adamlardan kurtulmak için arabayı onların üstüne sürmekte ve oracıkta düşük bütçeli bir Hızlı ve Öfkeli sahnesi çekmekte bir sorun yaşamıyor. Daha sonra da hırsız ve dolandırıcı olduğu ortaya çıkan o adamla (arabasına binen) tarihi eser kaçakçılığı yapmak için yola çıkıyor. Böyle şeyler ancak kitaplarda olur bile diyemiyorum çünkü bence böyle şeyler kitaplarda bile olmaz. Mantık çerçevesinde ilerleyen ve gerçekçiliğe önem veren kitaplarda olmaz en azından. Kitaba dair diğer sıkıntı da Whitney'in durmadan, “Doug bir hırsız olabilir ama çok onurlu bir adam.” demesi ve bu söylemlerle Doug'u iyi biri gibi göstermeye çalışmasıydı. Yahu, adam hırsız. Tek derdi para çalmak ve kolay yoldan elde ettiği bu paraları yemek. Çok zeki olduğu için inanılmaz prestijli bir üniversiten burs falan almış zamanında ama çalışmak ve alın teri ile para kazanmak zor geldiği için hırsızlığa yönelmiş. Böyle bir adam niye onurlu olsun? Yaşadıkları her şeyi bir oyun gibi gören, dolaylı olarak onun yüzünden ölen masum insanları umursamayan, çalacağı tarihi eserin acı geçmişini bile takmayan bu ciddiyetsiz adam niye onurlu olsun? Ay ayrıca, Whitney kendi evine bir hırsız girse “Ne onurlu bir hırsızmış.” falan der mi? Yoo. Ee, Doug'a niye onurlu diyor? Çünkü o başkarakterimiz. Çünkü başkarakterler kötülük de yapsa özünde hep iyi, hep onurlu insanlardır! Ayrıca bu Doug 'sözde' çok yetenekli bir hırsız ama iş üstünde olduğu zamanlar hiç anlatılmadığı için bu yeteneklerini göremiyoruz. Mesela, zamanında çok önemli bir tarihi eseri çalmış ama bu olayı “Arkadaşımla beraber mekana girdik ve elması çaldık.” diye anlatıyor. Bu kitapta peşine düştükleri tarihi eser hakkındaki kağıtlara nasıl ulaştığını da “Gittim, korumalar ve kilitli kasa tarafından korunan kağıtları aldım.” diye anlatıyor. Bu kadar detay vermeseydin be Doug. Hırsızlığın el kitabını mı yazacaksın, niye bu kadar uzun anlatıyorsun? Tüm kitap boyunca sadece adının geçmesiyle bile korkudan herkesi titreten, acımasızlığıyla alemde namı yürüyen Dimitri'nin bu kadar fos çıkması da saçmalıklardan bir diğeriydi. Güya bu Dimitri mafya, güya inanılmaz tehlikeli bir adam. Bizimkileri yakalayınca hiçbir şey yapmıyor ama. Öyle bir acımasızlık. Yerseniz...  Bizimkilerin Dimitri'den ve tarihi eser kaçakçılığından kurtulma yöntemlerine ne demeli peki? Kitabın gerçekçilikle uzaktan yakından alakası olmadığını kabullenmiştim zaten ama bu kadarına da pes, dedim. Son olarak, kitabın sonunda ikilinin ilişkisinin geldiği hâli çok sevimsiz buldum. Bunlar son sayfalara doğru ayrılıyor aslında ama daha sonra Doug geri dönüyor. Önce Whitney'e evlenme teklifi ediyor, sonra da “Hırsızlık yapmak artık keyif vermiyor, o yüzden döndüm, geçimimi sağlamak için de restoran açmaya karar verdim, bana finansal açıdan destek ol.” falan diyor. Birbirleri ile zerre uyumlu olmayan bu ikilinin uzun soluklu bir ilişki yaşayacağına asla inanmadım. Doug'un, sırf güzel yemek yaptığı için (ki güzel yemek yaptığından bir sahnede bahsediliyor sadece, çok da üstünde durulan bir konu değil yani) hiçbir eğitim almaya gerek duymadan restoran açmayı planlamasını da çok anlamsız buldum.
Sıcak Buz
Sıcak BuzNora Roberts (J.D. Robb) · Epsilon Yayınevi · 200496 okunma
·
889 views
Maggie okurunun profil resmi
Nora bana göre çok duygusuz kadınlar yazdığı için kalemini sevemediğim yazarlardan biridir. Erkek karakterlerini bir derece daha sevimli bulurum. Kitaptaki kadının saçmalamasına şaşırmadım ama erkek de ondan beter çıkmış anlaşılan. Devamı olmadığı için bilemeyeceğiz ama adam kadının paralarını alıp kaçmazsa şaşarım :D
Baştankara okurunun profil resmi
Ben sadece Bride Quartet serisini okudum, oradaki karakterleri iyiydi mesela. Zaten o serinin gazıyla bu kitaba başlamıştım ama bu kitabı çok kötü çıktı. Bu, epey eski kitaplarından biriymiş ama bu kadar kötü olmasının sebebi budur belki. Dediğin olay da oldu aslında. Adam kadına borçluydu ama borcunu ödemeden kaçtı. Gerçi daha sonra geri döndü ama borcunu ödemek için değil, yine para istemek için.😂 Devamında ne olacağını bilemeyeceğiz dediğin gibi ama bu adamın restoran işini batırıp kaçıp gideceğine ve hırsızlık kariyerine geri döneceğine; bu ikilinin de kısa sürede ayrılacağına çok eminim niyeyse.😂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.