Gönderi

160 syf.
·
Not rated
Rahatsız edici güzellikteydi
Şu an sonlarına doğru gelmekteyim. Kitap bitince kesinlikle incelemesini yazacağim. Ama şunu söylemem gerek ki gözlerimin neminden bazen okuyamadım bazı yerleri. Muhakkak bir peçete bulunsun başucunuzda. Böyle demiştim. Bunu dedikten sonra işler değişti. Gözyaşlarım yerini şaşkınlıklara ve gidişatın saçmalıklarını idrak etmeye çalışan gözlere bıraktı. Daha vurucu daha güçlü bir son bekledim ama Yazar beni dumura uğrattı adeta. Kitapta Yezidilik ile ilgili bir çok şey öğrendim. Bana bir çok konuda değişik pencereler sundu. IŞİD denilen gerçeğin vahşetinden, insan ticaretini kadın ve çocuk üzerinden gerçekleştiren karanlık dünyalarından bunun dışından onların diğer çirkinliklerinden bütün çıplaklığı ile bahsediyordu. Melek Naz'a, Nergis'e ,Zilan'a üzülmekten bir hâl oldum. Empati yapmak ilk kez bu kadar ürkütücü ürpertici geldi. Bir ara gözlerimi sıkı sıkı kapatıp gerçeği beynimden silmek istedim. Dünyada böyle şeylerin yaşanmasını kabullenemedim. Ama sonra gerçeğin dünyasına döndüm. Maalesef vardı böyle gerçekler. Hikâyenin sonu toplumsal gerçeklikten aşka bağlanması çok sinir bozucuydu. İçimden bir ara Yazar'a "yapma ya yapma değişik olsun diye batırma kurguyu" dedim. Sonra neyseki konunun ucu yine ufakta olsa o gerçekliğe bağlanarak son buldu. Kitabı hem beğendim hem sinir oldum. Beni rahatsız eden bir güzelliği vardı. Kitapta Harese ve "Ben insandım." tekrarlarına çok yer verildi. Ha bir de "beni alıp tekrar karnına koysan da koruyamazsin anne." cümlesi vardı. Kitabın başında ve sonlarinda tekrar edildi. Başta anlayamadığımız bu tekrarlar zamanla kitabı okudukça düğüm gibi çözüldü. Sonradan "hiiii şimdi anladım." dedim. Neyse değerli dostlarım diyeceklerim bunlar. Okunması gereken bir kitap. Ama " ısrarla okuyun!" diyeceğim bir kitap mı? İmmm emin değilim. Yine de okuyun yahu!
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2017100.1k okunma
·
140 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.