Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

126 syf.
9/10 puan verdi
‘’O kadar çok kendimle uğraşıyorum, yüreğimde öyle fırtınalar kopuyor ki, diğer insanları kendi hallerinde bırakmayı yeğliyorum; keşke beni de kendi halime bıraksalar..’’ Goethe, romantizmin en güçlü kalemlerinden. Romantizm, sadece romantizm değildir. Sadece kendi ruh dünyasına kapılmak değildir. İnsanların dertleriyle de ilgilenmektir. Yanlışları söylemektir. Doğruyu haykırmaktır. Goethe, dostu Wilhelm’e mektuplar yazarken sadece kendi dünyasına eğilmiyor. İnsanların bakış ve görüş açılarına da bakıyor. Dar dünyalarına, dar ufuklarına karşı yakınıyor. Aşk ve doğa kitaba hâkim. Biraz daha derine indiğimizde bambaşka bir dünya bizi karşılıyor. Kibir, kıskançlık, yetinmezlik, küçük dünyaların küçük dertleri, anlayışsızlık, makam ve mevki kavgası.. Yani yüzyılımızın değil insanlık tarihinin sorunlarına bir aşk yazarken bir mektupta yakınırken dile getiriyor. Aslında ne kadar realist olsak, ne kadar realizmi savunsak, hepimiz birer romantiğiz. Hepimiz aşkın önünde diz çökecek kadar güçsüzüz. Biz aşkın önünde diz çökerken gözlerimiz ve algımız kapalı değil. İnsanların ve insanlığın sorunlarını diz çökerken tam dibimizde buluyoruz. Goethe, bunu başarılı bir anlatımla sergilemiştir. Werther: Ressam ve gezgin bir filozof. Gezginliği kafasına göre yapmayan biri. Ya insanların tutum ve davranışlarına ya katlanacak ya da gitmeyi seçecek. Werther, gitmeyi seçer ve böylece bir gezgin olur. Ama nereye gitse hep aynı kavgalar ve hep aynı çekilmez insanlar. ‘’Her yerdeki gibiler! İnsan soyu bir kalıptan çıkmadır.’’ Werther, Lotte’yi bulur kendini kaybeder. Hatıralar, hatıralara karşı duyduğu derin hisler, derin hisleri depreştiren Lotte. Ve günden güne eriyip kaybolan kendisi. İçinden mektuplara düşen ahhlar..’’Böyle mi olmalıydı: İnsanın mutluluğu aynı zamanda kederinin kaynağı mı olmalıydı?’’ İşte mutluluk Lotte, mutluluğun kedere dönüştüğü yer yine Lotte. Zaten hep böyle olmuyor mu? Ahh.. Aşk yaşarken bir de kendini kandırmalar eksik olur mu? Olmaz. Geride bıraktığın onca şeyi kendini geride bırakmadan nasıl ayrılabilirsin? Yaşadıklarını geride bırakmak, kendini geride bırakmak anlamına gelmiyor mu? ‘’Sevgili dostum, düzeleceğime söz veriyorum; her zaman yaptığım gibi yazgının önümüze çıkardığı her küçük kederi artık eveleyip gevelemeyeceğim ve geçmiş benim için geçmişte kalacak..’’ Herkes sevdalanır, herkes sever, herkes acı çeker.. Ama insana yakışır bir aşk yaşamak herkesin yapacağı bir şey değil. O yüzden efsane aşklar azdır ‘’Hangi aşk daha büyüktür? Dile düşen mi, yürek deşen mi?’’ Fuzuli, ‘’Mende Mecnun’dan füzun âşıklık isti’dadı var, Aşık-i sadık menem Mecnun’un ancak adı var’’ sözünü nasıl tartacağız? Werther, ‘’Asil ve genç bayım! Sevdalanmak insanca bir duygudur, ama insana yaraşır bir biçimde aşk duymamız gerekir’’ İnsana yaraşır bir aşk, mecnun olmak mı? Fuzuli gibi yürek deşen mi? Werther gibi yürek deşe deşe kaybolmak mı? İnsana yaraşır bir aşk..? Yürekleri ve utançları çocuk masumiyetinde olan Werther, ‘’Üstelik yüreğime hasta bir çocuğa bakar gibi bakıyorum: Her isteğine izin veriyorum. Ama bunu kimseye anlatma; bana sitem edecek insanlar yok değil çünkü..’’ ‘’Ruhumuz ise yitmiş bir duyumun içinde..’’ ‘’İnsanı gerekli kılan tek şey sevgidir kuşkusuz..’’ Bu dünyayı iki anlama ayıracak olursak biri ‘’Aşk’’ diğeri ‘’Diğerleri’’. Aşk geldiğinde bütün varlıklar anlamını yitirir ve hiç bakmadığımız görmediğimiz şeylere bakmaya başlar, onlara anlamlar yükleyerek hissederiz. ‘’Akşam gün doğuşunu izlemeyi tasarlıyorum ve sabah yataktan kalkamıyorum; gün boyunca ay ışığını bekliyorum, sonra da akşam, odamdan çıkamıyorum. Ne uğruna uyandığımı, ne uğruna uykuya yattığımı bilmiyorum..’’ ‘’Ne gündüz ne gece kaldı benim için; bütün dünya çevremde yitip gidiyor..’’ Aşk yaşarken fark etmek, yalnızca bir şeyi fark edebilir insan, kaybolup gittiğini ve hiçbir şey yapamamak, yapmaya mecali kalmıyor ama kendine sözler vererek ayakta durmaya çalışmak. ‘’Farkındayım yazgım zorlu sınamalara gebe. Ama yılmamak gerek.’’ Ama yıldı… Yılmak ne kelime, dağıldı, parçalandı, her parçası ayrı ayrı anılarda yavaş yavaş öldü. ’’Şu dağılmış halimi bir görseniz! Duyularım nasıl da hissizleşti! Yüreğim dolup taşmadığı tek bir an bile yok..’’ Werther, Lotte’nin nişanlısı Albert’e nasıl ihanet etsin o iyi yüreğiyle, iyi insana? Wilhelm, bütün ahlar onun suratına çarpıyor, üzülüyor, kederleniyor Werther için. Werther, kayboluyor, hem dış dünyada hem iç dünyasında yüreğinin bir yerlerinde bir zindana kilitliyor kendini. Artık ne bir başkası onu bulabilir ne de kendisi kendini bulabilir.. Keyifli okumalar...
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,6bin okunma
··
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.