Gönderi

106 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
“Sokrates'in savunması” filozof Platon'un bir eseridir. Platon'un, hocası Sokrates'in MÖ 399'da Atina halkının mahkemesi önünde yaptığı savunma konuşmasının kayıtıdır. Tanrısızlık ve gençliği baştan çıkarmakla suçlanmıştır bilgeli Sokrates. Bu suçlamalara karşı 3 bölüm boyunca kendisini savunur, ama ölüm cezasını engelleyemez. Bunun da farkındadır, ama yine de doğruluğa, bilgeliğe ve kendi bakış açısını bir pencere açar Sokrates, Platon aracı ile. Savunmada çarpıcı olan şey, retorik becerilerini açıkça küçümsemesi ile konuşmasının retorik ikna edebilme potansiyeli arasındaki tutarsızlıktır. Monolog’un hemen başında, Sokrates kendisini retorik bilinçten uzaklaştırıyor, ilk kez mahkemeye çıkacağı için hukuki retorik konusundaki deneyimsizliğine dikkat çektiriyor ve sadece gerçeği ortaya çıkarmak istediğini açıklıyor. Benim gözümde ise, argümanları açıklama, neden, kanıt ve zeki bir kelime hazinesi barındırması ile birlikte, aslında retorik olarak çok başarılı olan (veya olması gereken) bir konuşma gösteriyor. İçerik olarak hakimlerin sempatisini ve beğenisini kazanmaya çalışmamakta, provokatif ifadelerle onları rahatsız etmekte bulunmaktadır. Mevcut siyasi durumda dikkate alınmalıdır: Yargılama sırasında, Demokratların oligarklara karşı iç savaştaki zaferi sadece birkaç yıl önceydi. Sokrates, demokratlardan kendisini uzak görüyor. Her ne kadar retorik olarak başarılı bir konuşma olsa da, etkili savunma açısından verimsizdir, çünkü Sokrates ara ara iğneyelici sözler kullanıyor. Mesela şu alıntı ile “O halde benim katillerim olan sizlere haber vereyim ki, ölümümüm üzerinden çok geçmeden, bana verdiğiniz cezadan daha ağır bir ceza sizi beklemektedir.“ Bu durum ortaya fazla soru atıyor. Sokrates gerçekten bu konuşmayı yaptı mı yoksa bu sözler Platon tarafından Sokrates’in ağzına mı koyuldu? Platon bu eser ile atina davasını yani hukuku, dar görüşlülüğü ve sofistik retoriği mi eleştiriyor? Sokrates böylelikle sadece kurgusal bir rol mı alıyor bu eserde? Platon, bence okuyucularına politikacıların ve konuşmacıların manipülatif retorik sanatını sundu. Aynı zamanda Sokrates’in felsefesine tanıttı ve böylelikle kendi felsefi yapıların yolunu açtı. Sokrates konuşmasında felsefi olarak iyi ve kötü terimlerini tartışır. Ölümü düşünür. Ne idam tehdidinin ne de para cezasının kendisi için gerçek bir kötülük olmadığını belirterek, hiçbir cezayı ciddiye almadığını belirtir. Bu bölemdede felsefe dalının belki en bilinen cümlesi ortaya çıkıyor. “Bildiğim, bilmememdir” diyor Sokrates. Sokrates bu açıklamasıyla hiçbir şey bilmediğini iddia etmez, bildiğini zannettiğini sorgular. Bununla Sokrates, biz insanların sadece sınırlı bir gerçeklik görüşüne sahip olduğumuzu öne sürüyor. „Asıl bilen, Atina Yargıçları, belki yalnızca tanrıdır; insan bilgisinin büyük bir şey olmadığını, hatta bir şey olmadığını göstermek istemiştir.“ Ve bildiğimizi sandığımız şeyin daha sonra yeni deliller ile çürütülebileceğini düşünüyor Sokrates. Mahkemede şu soruları soruyor ayrıca: “Çünkü, yargıçlar, ölüm korkusu, gerçekte bilge olmadığın halde kendini bilge sanmak değil midir? İnsanların, korkularından, en büyük kötülük saydıkları ölümün en büyük iyilik olmadığını kim bilir? Bilmediğimiz bir şeyi bildiğimizi sanmak gerçekten utanılacak bir bilgisizlik değil midir?” Bu yüzden Sokrates her şeyin sorgulanması gerektiğini düşünür. Ve her şeyi sorguladığı için, alışılmadıkları yaptığı için, farklı olduğu için, gençlerle sohbet edip, soru sorduğu için, gençleri yoldan çıkarmak ile suçlanır, ama aslında O, genç, yaşlı herkese vücudununa, parasına değil, “her şeyden önce ruhun en yüksek eğitimine önem vermeniz gerektiğine inandırmaya çalışmaktan başka bir şey” yapmıyor. Yinede ölüm cezasına çarptırıldı ve yinede idam cezasına korkusuzca göze baktı. “Ben kötülük olduğunu iyice bildiğim şeylerden korkarım, ama iyilik olmadığını kestiremediğim şeylerden ne korkar, ne de sakınırım.” diyerek, ona verilen zehiri su gibi içer ve ölüme kavuşur. Bu incelemenin sonunda bu eseri okurken, aklımda bulunan iki başka eseri tavsiye etmek istiyorum. Retorik beceri ile manipülasyondan bahsettiğim için,
Gustave Le Bon
Gustave Le Bon
’un “
Kitleler Psikolojisi
Kitleler Psikolojisi
” ve insanın gerçeklik görüşünün içkin olma durumunu ele alan ve bununla sorun yaşayan “
Faust
Faust
”u öneriyorum. İyi ve bilgeli okumalar diliyorum. ;)
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Bordo Siyah Yayınları · 201253.1k okunma
·
200 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.