Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
10/10 puan verdi
Aslında bu incelemeyi duygularım daha tazeyken yapmak isterdim ama başarılı olamazdım. Şimdi bile bilmiyorum nasıl anlatacağımı. Almanya'dan iki yıldır görmediğim kuzenlerim gelmişti, onlarla vakit geçirmeyi kitap okumaya tercih etmem gerekiyordu. Ama aklım her daim kitaptaydı. O "Gün bitse de kitap okumaya geri dönsem.", bekleyişi içimi kemirdi. Günün sonunda kitabı elime aldığımda hala neler olacağını merak ediyordum, bu yüzden yavaş okuduğum için kendime sövüyordum. Saniyede bir sayfa falan okumak istiyordum ki iki dakikada ancak bir sayfa okuyabildiğim için kendi kendimi zor duruma sokmuştum. Eskiden "Romantik mi!? Dram mı!? IYY!!! Ben ekşın seviyom ağbii...", şeklinde takılan biriyken şimdi romantik şeylere düşüyorum. Bu iki oğlumuzu okumak o kadar zevkli, güzel ve... üzücüydü ki. Okuduğumun ikinci gününün sabahında elime aldım kitabı ve uyku sersemiyken arka kapağı okudum. İlk okuduğumda hiçbir şey ifade etmemişti benim için ama kitapta bir yüzüncü sayfaya gelince, yani neyin ne olduğunu bilince arkada spoiler olduğunu fark ettim, ne kadar moralim bozuldu anlatamam, cidden ayıldım yani. Bunu anneme anlatınca "Aşil'in topuğu, diye bir deyim var ya.", dedi ve o an bana bir aydınlanma geldi. Brad Pitt, yani Aşil ile Akhilleus'un aynı kişi olduğunu unutmuşum. Uzun lafın kısası, sonunu biliyordum ama kendimi asla hazırlayamadım ve gün içinde elimden bırakmak zorunda olduğum için söverken son otuz - kırk sayfayı okumamak için kuzenimle yaptığım boş sohbeti uzatmaya çalıştım. Sonrasında saat sabah üç olmuştu. Herkes uyurken ben tuvalette hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Kitap, gözyaşlarım yüzünden ıslandığından dolayı buruş buruş olduğu için kendimi kötü hissediyorum biraz. O kadar güçlü alıntılar vardı ki... Yazarın dili çok sade ama bir o kadar da süslü. O kadar yalın ama destanları aratmıyor. Ama bu kadar güçlü hisler yaşamamın sebebinin Patroklos ve Akhilleus olduğunu düşünüyorum. Karakterler, yazarın kulağına fısıldar derler. Patroklos ve Akhilleus nasıl somut bir hale gelip de yazarın kulağına fısıldamışsa artık, onlar benim için de gerçek kişilere dönüştüler. Eğer onlar bu kadar güçlü duygulara sahip iki karakter olmasalardı yazar ne kadar süslerse süslesin, hiçbir şeyi olması gerektiği şekilde ifade edemezdi. Bu kadar ciddi (en azından bana ciddi duygular yaşatan) bir kitap için bu kadar laubali bir inceleme yapmam biraz değişik oldu. Ama en sevdiğim kitap haline geldi ve bitirdikten sonra yeniden okumak gibi bir çılgınlık yapacaktım neredeyse (ilk cümleyi okudum ve kitaba yeniden başlamış gibi olduğum için yarım bırakmış gibi hissediyorum... gerçekten aptalım).
Akhilleus’un Şarkısı
Akhilleus’un ŞarkısıMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202013,4bin okunma
·
108 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.