Stefan Zweig eserlerini okumak kitap okumak değildir sadece aynı zamanda hayatı okumaktır. Bu kitap en sevdiğim Zweig eserleri arasında baş köşede yerini aldı ikinci sırada Kızıl var üçüncü sırada bilemeyen bir kadının mektubu var. Kitaba dönecek olursak, spoiler vermeyi asla sevmiyorum. Sadece kitabın bana hissettirdiklerini yazmayı seviyorum. Kitapta cesur , kararlı ve kocasına bağlı , savaş karşıtı bir kadın var. Yasalara sonuna kadar itaat eden, kararsız biraz da korkak sayılabilecek bir adam. Zweig'in bu eserde savaş hakkındaki görüşleri o kadar güzeldi ki. Savaşın arka planında aşk, sevgi, aile nasıl etkileniyor görmüş olduk. Biz Türk milleti vatansever bir milletiz ve her zaman cesurca carpisiriz. Belki burda yazanlar bizlere pek hitap etmiyor . Ama bir asker ailesi düşünün. Bir insanla yaklaşık 20 sene geçiriyorsunuz. Sonrası yok. Her zaman ölüm haberini alma korkusu sizi sararken aynı zamanda ona kavuşma ümidini de içinizde taşıyorsunuz. Hele de bu kişi hayatinizdaki en sevdiğiniz insansa kazananı olmayan ama kaybedeni herkes ve hersey olan bir oyunda nasıl içiniz rahat bir şekilde ona git diyebilirsiniz? :( Diyelim ki dediniz peki sizi dinleyecek mi ? Yasayamadiginiz her şey içinizde ukte kalacak. Günler onun yanında saniyeler içinde geçecek ve siz yine bir karanlığa hapsolup kalacaksınız. Ve gündüzünüz geceniz o iki gün olacak belki de... Kısaca söylemek gerekirse savaşta kazanan yok kaybedilen şey de insanlık. Kitabın sonunda adamın savaşa gidip orada da öleceğini düşünüyordum. Ama kendisine ömrünü adayan eşine döndü ve bir hiç uğrunda ölmemiş oldu. Finalde gözyaşlarına boğuldum

MecburiyetStefan Zweig · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 202061,8bin okunma

·

65 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Fatma Tulumcu