Gönderi

216 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Zamanında göç etmek zorunda bırakılmış Ermeni, Dersimli ve Türk vatandaşların torunlarının yaşamlarının gelecekte kesişeceğini kim tahmin edebilir ki? Hasan, Eleni, Aret ve Cem... Ortak bir geçmişe sahip dört genç. Roman da tam burada başlıyor işte. Dedelerinden kalan bir günlüğün sayfalarını okumaya başlayarak geçmişteki hazin yaşamöyküsünü aktarıyor bize bu dört genç. Eserde ana tema ırk, dil, din, mezhep tanımaksızın kayıtsız şartsız var olması gereken kardeşlik duygusu. Kitabın neredeyse her sayfasında bu vurgu yapılmış. Zira anlatılan olaylarda Alevi vatandaşların Ermeniler'e ellerinden gelen her türlü yardımı yapması, bunun yanı sıra Ermeni vatandaşların da Alevilerle kardeşçe yaşayıp onlara ihanet etmemesi söz konusu ediliyor. O dönemlerde pek çok Ermeni'nin göç etmemek adına Alevi bir kimliğe büründüğünü biliyoruz. Bu durumdan kitapta da bahsediliyor. Buna ek olarak bu dönemde Dersim'deki Alevileşmiş Ermenileri, hem dış görünüş hem de yaşayış tarzı açısından Alevilerden ayirmanın ne kadar zor olduğu geçer kaynaklarda. Hatta 20.yüzyılın başında Dersim nüfusunun üçte birinin Ermeni olması dikkat çekicidir. Bu bağlamda burada inşa edilen kardeşlik duygusu eserde de yoğun bir biçimde okuyucuya hissettiriliyor. Her zaman ve her yerde dini, dili, ırkı, mezhebi ne olursa olsun bütün insanların bir olduğunu dünya görüşümün merkezine yerleştirmiş biri olarak bu vurguyu yineleyen satırları okumak beni mutlu etti. Bu özelliklerinin yanında eserin sayfalarının okuyucunun parmakları arasında kayıp gittiğini söyleyebilirim. Yalnız bunun nedeni harikulade bir eser olmasından değil; kolay okunabilecek, akıcı bir üslupla kaleme alınmasından kaynaklanıyor. Olay temelli bir kitap olduğu için bir sonraki sayfada olayın devamı konusunda okuyucuda merak uyandırıp sayfalarin ilerlemesini sağlıyor. Gelelim kitabın en tartışmalı yönü olan zoofili mevzusuna. Kitabı okumadan evvel bu konuda yapılan eleştirileri görmüştüm fakat okumadan bu konuda bir yorum yapmak istemedim. Çünkü bunun bir abartı mı yoksa gerçeklik mi olduğu konusunda net bir bilgiye sahip değildim. Kitapta eşek ve köpek olmak üzere iki hayvanla da cinsel temaslara değinilmiş. Özellikle de köpek konusunda ayrıntılı satırlara yer verilmiş. Edebiyat alanında doğru ya da yanlış pek çok konu kaleme alınabilir, buna bir sözüm yok. Zira Edebiyat hep güzellikleri, doğruları anlatacak diye bir kaide yok. Kitapta hayvanlara dair bu anlatılanlar çok çirkin şeyler bu tartışmasız doğru fakat benim bundan hoşlanmama sebebim yazarın zoofili olgusunu kitabında anlatmış olması değil. Çünkü bu olgu ne yazık ki var ve bir hayvansever olarak bu olgudan tiksiniyorum. Kitapta yer alan göç teması anlatılırken zoofili olgusu hiçbir şekilde kitabın olay örgüsüyle bağdaşmıyor. Kitabın başından itibaren bazı yerler hariç olmak üzere çok gereksiz cinsel ayrıntılara yer veriliyor. Konunun ilerleyişine baktığımda bu ayrıntıların büyük bir kısmı alakasız durmakla birlikte konunun kalitesine gölge düşürüyor. Bu durumu kitabı okuyan arkadaşlar net bir şekilde fark edebilir. Mesela köpeğe yapılan tecavüzün ayrıntılı olarak ifade edilmesi, bir mevzu konuşulurken uzaktan yakından alakası olmayan bir söylemin ortaya atılması gibi bir durum olmuş. Yani bu kısım kitaptan çıkarılsa kitapta herhangi bir eksiliğe sebep olmaz, o kadar gereksiz. Bu sebeple en başta insanların zoraki bir göçe maruz bırakılması doğrultusunda onların yaşadığı zorlukları anlatmak gibi güzel bir konu seçilmiş iken, bu tarz gereksiz kısımlarla eserini sanki özellikle bayağılaştırmak istemiş yazar. Velhasıl-ı kelâm her ne kadar sonunu beğenmesem de eser bu ayrıntılar dışında genel olarak güzel. Konuya yakışır daha kaliteli bir sonla biçimlendirilebilirdi diye düşünüyorum. Kanayan bir yarayı konu edinmesi ve akıcı bir biçimde ele alması okunabilir kılıyor kitabı. Bu açıdan eseri okumayı düşünen arkadaşlara keyifli okumalar dilerim.
Ve Sonra Yol Bitti
Ve Sonra Yol BittiHüseyin Cengiz · Destek Yayınları · 201687 okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.