Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
🗝 Dikkat "düşündürücü kitap" diye spoiler verebilirim. İbrahim Kalın'ın okuduğum ilk kitabı. Kendisi İstanbul Üniversitesi Tarih bölümü mezunu. 2014 yılı itibariyle Büyükelçi sıfatıyla Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğü görevine atandı. Siyasi kimliğinin yanı sıra hem bağlama çalıp türküler söylemesi hemde fotoğraflarında tıpkı kendisinin dediği gibi gözün duyu organından daha fazla olduğunu ve ötesini gördüğünü göstermesi hem de felsefeden edebiyattan böylesine engin denizden bu kadar çok alıp bunu aktarabilmesi beni çok etkiledi diyebilirim. Günümüz entellektüel isimlerinden biri olarak görsemde içimden ona dönemin Nizamülmülkü demek geliyor. Armağan Çağlayan ile röportajı, mymecrada ki videoları su gibi akıyor ve beni içine çekiyor. Hayran kalıyorum bu engin bilgi karşısında. Kitapta da aynı hissi yaşadım sanki o konuştu ben dinledim. Nasıl desem; Çok açken oturduğum sofrada bütün sevdiğim yemekler vardı ve ben hangisine başlasam bilemezken -karnım doydu gözüm doymadı- hissini yaşadım. Eski Roma'dan başlayıp Kur-an'ı Kerime doğru yolculuk yapıyorsunuz. Bu yolculukta yolunuz Nietzsche'den, Hegel'den, Eflatun'dan, İmam Gazali'den, Mevlana'dan, Descartes'den ve daha sayamadığım bi çok isimden geçiyor. Kadim yunan mitolojisinden Aydınlanma çağına ve dahi günümüze kadar süregelen -varoluşçuluk, düşünme ve insan öyle bir süzgeçten geçiyor ki, size fikirlerini dayatan birini değil çok boyutlu bi tepsiyi elinize tutuşuran birini görüyorsunuz. Hikmet, teknik mânâda felsefeden daha geniş bir bilgi ve tecrübe alanını kapsar. Aslî anlamını yitirmiş ve kavramsal hafifliklere indirgenmiş felsefe, düşünmenin önünde bir engeldir. " demeci beni ve logisimi çok düşündürdü. Aaa bi dk bi dk felsefeyi de bu kadar tarumar edemez dedik,, okuma isteğimizi kamçıladı bu sözler. Ama ben neden öyle dediğini şimdi daha iyi anlıyorum. On binlerce Alman Yahudisinin gaz odalarına gönderilmesini organize eden Adolph Eichmann'ın mahkemede kendini savunmak için dile getirdiği argümanlar, bu rasyonalite tanımıyla örtüşür ve sorumluluk duygusunu ortadan kaldırır. Zira Eichmann'a göre onun Nazi yönetimi altındaki görevi, verilen emirlerin meşruiyetini sorgulamak değil talimatları yerine getirmekti. Yahudileri gaz odalarında yakmak da Nazilerin saf veârî bir Almanya kurma hedeflerine uygun bir yöntemdi. İç tutarlılığı olan, etkin ve sonuç odaklı bu rasyonalite tanımına kim, nasıl karşı çıkabilir ? Holokost gibi bir vahşeti araçsal rasyonalite yöntemiyle meşrulaştırmak işten bile değildir,, felsefeyle bu rasyonellik tutarlı olabilir ama hikmet arayan gözle, kalple ve akılla değil-dir. Bu yüzden felsefe bu üçünü aynı terazide tartamıyor. Japoncada *kokoro kelimesi kalp, zihin, akıl ve ruh demektir. Bu kavram japon kültür ve düşüncesinde insanin içsel bütünlüğünü ve evrenle olan uyumunu ifade eder. "Falanca kişinin kokorosu güzel." Dediğinizde o insanın aklen, kalben ve ruhen iyi bir insan olduğunu söylemiş olursunuz. Burada "iyi" kavramı doğru ve güzel ile birlikte insanin aklî ve kalbi kemâlini dile getirir.. Mutlaka okuyun ve okutun.
Açık Ufuk
Açık Ufukİbrahim Kalın · İnsan Yayınları · 20211,689 okunma
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.