Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
8/10 puan verdi
Bazen bir esnafa selam verdiğinizde duymazdan gelir, günaydın dediğinizde bir tebessümü çok görür ya işte o vakitler bu kitaba konu olan Üsküdar’daki attar dükkanı ve onun müstesna şahsiyetli sahipleri gelir aklıma. Kitabı okurken sanki o döneme gidip, o sakin, sevimli küçük Üsküdar’da yaşadığınızı, konaklar arasındaki komşuluk ilişkilerinin samimiyetini yakından hissediyorsunuz. Üsküdar’da Bir Attar Dükkânı, Hâkimiyet-i Milliye Caddesi’ndeki 104 numaralı küçük dükkânda attarlık eden Sâim Efendi ile kardeşi Bekir Efendi’nin 75 yıllık attarlık yolculuğunu anlatıyor. Özemre’nin üç yaşından itibaren 53 yıl sadık bir müdavimi olduğu bu attar dükkânı güzel kokular, şifalı otlar, envai çeşit baharat satan bir yer olmasının yanı sıra birçok ârif ve sanatkârın sohbet meclisi, manevi dostlukların yuvası ve nice hayırların kapısı olmuştur. ’Adetâ akademi gibi bir şeydi. Burada dedikodu yapılmaz ve yalnızca dostâne, edibâne, hakimâne, rindâne sohbet edilirdi. Bu sohbetlerde yalnızca hazır bulunmak bile insana pek çok şey, fakat en önemlisi de edebin ne olduğunu ve nasıl izhâr edilmesi gerektiğini öğretirdi.’’ (sayfa 16) Ahmed Yüksel Özemre, attar dükkânını anlatmaya sahipleri Sâim Efendi ve kardeşi Bekir Efendi’yi tanıtarak başlar. Sâim Efendi’nin baba dostu olduğundan ve aralarındaki derin muhabbetten söz açar. ‘’Attar’’ kelimesini ‘’aktar’’ diye telaffuz eden Üsküdar halkı, iki kardeşi aktar hocalar diye tanımıştır. Özemre, yarım asır öncesinin gürültüsüz beldesi Üsküdar’da birkaç attar dükkânının bulunduğunu fakat çeşit bakımından en zengininin Sâim Efendi’nin dükkânı olduğunu belirtir. Tezgâh ve raflar iğnelerden sapan lastiklerine, sabun fırçalarından ‘’maşallah’’ yazılı nazarlıklara, tahta kaşıklardan çocuklar için çıngıraklı tekerleklere, renk renk boyalardan misina makaralarına kadar envai çeşit eşya ile doludur. Sâim Efendi, boya isteyip nasıl kullanacaklarını soran müşterileri ‘’Târifnâmesi arkasında’’ diye asla başından savmaz ve uzun uzun tarifini yapar. Pek çok rahatsızlıktan muzdarip olanlara şifa olacak ot ve baharatı verirken yine bunların nasıl hazırlanacağını, hangi zamanlarda ve ne kadar süre ile kullanılacağını anlatır. Müşterinin hakkının geçmemesi için malın ambalajlandığı kağıdın aynısını terazinin ağırlık kefesine dara olarak koyar ve tartılan malın da birkaç gram daha ağır çekmesine özen gösterir. Sâim Efendi’nin vefatından sonra attarlık erkânını oğulları Mustafa ve Ahmet Düzgünman devam ettirecektir. Yetmiş beş yıl boyunca hizmet veren attar dükkânı; dönemin ilim, irfan ve kültür dünyasına birçok katkıda bulunmuştur.Yazarın ifade ettiğine göre dükkânın müdavimleri arasında kimler yoktu ki: Ressam Üsküdarlı Hoca Ali Rıza, Eşref Ede Efendi, Necmeddin Okyay, Fehim Tandaç, Nafiz Uncu Efendi, Abdülbaki Gölpınarlı, Neyzen Niyazi Sayın… Daha nice alimler, arifler, edipler şairler… Kitabın sonlarına gelindiğinde değişen Üsküdar ve attar dükkânının son demleri anlatılır. Mustafa Düzgünman’ın sağlık sorunları gittikçe artar ve dükkânla oğlu Ali ilgilenmeye başlar. Düzgünman’ın vefat ettiği 1990 yılından sonra Üsküdar’ın çehresi yavaş yavaş değişmeye başlar. Sanatkârların izlerinin silindiğini üzülerek yazan Özemre, “Üsküdar’da artık, renksiz bir avâmilik kol gezmekteydi.” der. Leblebici, şekerci, tuhafiyeci dükkânları birer birer kapanıp kuyumcu dükkânlarına dönüşmeye başlar. Attar dükkânının dört evin geçimini üstlenmesi sonucu çıkmaza girmesi, sahte baharatçıların o dönem televizyonlarında halkın dikkatini çekmesi dükkânını iyice yıpratır ve Düzgünman’ın oğlu 1991 yılında dükkânı birine kiralayarak attarlığa son verir. Ve 75 yıllık bu attar dükkânı, sohbet meclisi, irfan yuvası da kıymetli hatıraların arasına karışır.
Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı
Üsküdar'da Bir Attar DükkanıAhmed Yüksel Özemre · Kubbealtı Neşriyatı · 2020918 okunma
·
393 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.