Bu kitaptaki tek isyanım, şu zaman çizgisine! Okurken, kitaba dalıp gittiğim anda yazar zaman çizgisini değiştiriyor. Olayların yaşandığı anı okurken, bir bakıyorum ki geçmişe dönmüşüz ve Ciri, "Düşümde gördüm, gelecekte bu olacak," diyor. Sonra bir bakıyorum, geleceğe gitmişiz, "İşte böyle olmuştu," diyorlar. Bu zaman çizgisi bana kafayı yedirtti. Gel gelelim kitabın içindeki hikâyelere, bu kitabın asıl konusuna... Beni hem derinden sarsan hem de okuduğum her sayfasını takdir ettiğim bir kitap oldu. Çok emek harcandığı, ince ince detayların yerleştirildiği oldukça net bir şekilde görülen, harika bir kitaptı. Ancak bu serinin çilekeş mantarı Ciri için, ağlamaktan içim parçalandı artık. Yaşadıkları, gördükleri ve tecrübe ettikleri... Onun için o kadar çok üzüldüm ki... Özellikle de Ciri'nin minnaklığını okumuşken ve bu kitapta da daha on beşinde cılız bir kızken böylesi korkunç olayların arasında kalması beni mahvetti. Eh, bir de bu kitabın en merak ettiğim noktası Yennefer oldu. Yennefer hep bir kayıptı ve hakkında sürekli olarak, "öldü" söylentileri dönüp duruyordu. Gerçekten, öldü mü? Ölmediğini düşünüyorum ama insanı muallakta bıraktığını kesinlikle söyleyebilirim. Öte yandan Geralt... Kitabın sonunda, Ciri'nin gördüğü düşte yine oynaş peşinde olması kafamı attırdı. Ona o kadar sinirlendim ki! Ne Yennefer'in ilgisini ne de Ciri'nin sevgisini hak ediyor diye düşündüm, belki Ciri'nin yanıltmalı düşlerinden birisidir bu, bilemiyorum ama sonuç olarak... Beni çıldırtan bir sahne okumama sebep olduğu için Geralt'a bu kitapta -10 veriyorum. Ayrıca, kitap harikaydı ve Ateşle İmtihan'dan sonra her ne kadar çok ağır gelmiş olsa da... Favorim bu kitap olabilir.

Kırlangıç KulesiAndrzej Sapkowski · Pegasus Yayınları · 2019943 okunma

·

294 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

s.