”Gelmemenin bir vakti yoktur.İnsan coşkuyla beklerken ne kadar zaman geçerse,o büyük günün yaklaştığına o kadar inanır.Bir yıl mı geçmiş?Ne yapalım,dersiniz,hazırlanması en az bir yıl sürerdi zaten.İki yıl mı geçmiş?Gelmesinin eli kulağındadır..” Amin Maalouf ile Semerkant kitabı sayesinde tanışmıştım ve kitabın anlatımı beni çok etkilemişti.Doğu’nun Limanları’nın kapağını da neden bitti ki diyerek kapattım.Keşke daha uzun olsaydı da kurguyu doyasıya okusaydım.Zira içinde savaş,aşk,barış,tarihin çıkmazları,sevinçleri,kavgaları olan insanı oradan oraya götüren bir kurgu vardı.Baş karakterin adının İsyan olması bile kurguya başka bir yön veriyordu kitapta.Olay sizi içine katıp götürürken sanırım tek eksik mekân tasvirleriydi.Bir yanda Batı’nın savaşı,direnişi diğer yanda Doğu’nun iç çekişmeleri sürerken o mekanları da derinlemesine okusak eminim ki kitap tamamen unutulmayacaklar arasına girerdi.Yine de tarihi olabilecek bazı bilgilerin doğruluğunu sorgulamadığınız müddetçe çok sevebileceğiniz bir kitap.Tabii Doğu’yu anlattığı kısımlarda saray ve çevresinde başlayan Batılılaşma hareketini doğru bir şekilde okuyabiliyoruz kurguda.İnsan okurken o zamanın insanları ile bu zamandakiler arasında çok da fark olmadığını görüyor.Hep aynı hırslar başlatmış kavgaları,savaşları..Ve arada olan hep birbirini seven insanlara olmuş desek hata etmiş olmayız sanırım. İsyan’ın hikayesi başlarda beni derinden etkilemese de özellikle 2.Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarıyla boğazımda bir yumru olarak kaldı. Kurgudan iyice detaylara girmeden yalın ama insanı saran diliyle Amin Maalouf kitapları ile tanışmadıysanız tanışmanızı önererek yorumu sonlandırıyorum. Kitaplarla ve maviyle kalın..

Doğunun LimanlarıAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 199832,3bin okunma

·

547 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

ERDİNÇ