20 Haziran 1942, Cumartesi
Günlük tutmak benim gibi biri için tuhaf bir duygu. Yalnızca daha önce hiç yazmadığımdan değil. İleride ben de dahil hiç kimse on üç yaşında bir kızın içinden geçenlerle ilgilenmeyecekmiş gibi geliyor. Fakat aslında bunun hiçbir önemi yok, ben yazmak ve daha da önemlisi kalbimden geçen bir sürü şeyi ortaya dökmek istiyorum. S/16
Canım Anne Frank....
Bu sözlerle başliyor güzeller güzeli Anne Frank'in, 'Kitty' ismini verdiği hatıra defteri...
Bu kadar mı güzel ifade edilir içinde kopan fırtınalar Anne Frank? Savaşın ne ifade ettiğini anlamadan, icindeki savaşla başbaşa kalmak bu kadar mı güzel ifade edilebilir?
Canım Anne Frank...
13 yaşinda yaşamaya mâhkum edildiğin "arka ev" adı verilen ev görünümlü hapishanede kâh güldün, kâh ağladın, kâh mutlu oldun, kah acı çektin ama hiç umudunu kaybetmedin...Hep okudun, öğrendin, yazdın, yazdın, sabrettin, şükrettin, anlamaya çalıştın, anlaşılmak istedin, hep biraz daha fazla anlaşılmayi bekledin. Anne ve baban tarafından sadece Anne Frank olduğunu kabul etmelerini diledin.
İki çeşit Anne Frank sergiledin. Bazen onların görmek istediği Anne Frank oldun, bazen de maskeni çıkarıp gerçek Anne Frank'i paylaştın o anlamlı sayfalarda...
Çocukluktan genç kizlığa geçerken yaşadığın hezeyanları paylaşırken, güçlü bir kadın olmak için ileride kendi evlatlarını büyütürken annenin sana yaşattiklarını yapmayacağına dair sözler verdin. Hep umut ettin, bekledin...Bir sevgilin olmasını diledin, ilk öpücüğü hissetmeyi, ayışığını sevgilinin omuzunda seyretmeyi, heyecanlanmayı, şımarmayı, şımartılmayı diledin...
Canım Anne Frank...
İyi ki bu hissedişlerini, kaygılarını, özlemlerini, bekleyişlerini bitmeyen umutlarını yazdın.
İyi ki bu dünyadan geçtin Anne Frank... Yazdıklarınla, esaret altında olmanın insan ruhunda açtığı yaralara şahit olduk...
Lütfen okuyun, bunu Anne Frank'e borçluyuz. Tüm dünya borçlu... Sevgiyle ❤