Gönderi

290 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Tatilde olmak, Bozcaada turu, yeni yerler keşfetme tutkusu, İstanbul’a dönüş, atölyede staja başlama, mesai bitiminde gözünün ucunu görememe derken merakla büyük istekle başladığım Türkiye’de kadın hareketi denilince akla gelen başarılı kadınlardan Suat Derviş’in ilk kitabı Kara Kitap’ı uzun bir okuma yolculuğu ile tamamladım. Hayatımın son 6 günü -koronavirüs faktörünü göz önüne alalım lütfen- dolu dolu aynı zamanda mental ve bedensel yorgunluk olarak da içinden çıkması zor günlerdi. Stajım bir süre daha devam edecek ve ben o kadar dirayetli güçlü bir insan mıyım bilmiyorum, daha önce hiç bunu deneyimlenmemiştim. Daha önce hiç Türk edebiyatında gotik yazar da okumamıştım. Suat Derviş’i geçtiğimiz ay ölüm yıldönümünde -23 Temmuz- yapılan paylaşımlar ile tanıdım. Geç öğrenmem, tanımamam benim ayıbım. Neyseki geç de olsa da güç olmadı. Gazeteci ve yazar kimliğinin dışında kadın ve insan hakları savunucusu, siyasi bir isim Suat Derviş. 20.yüzyılın öncü isimlerinden biri. Ayrıca eserleri yabancı dile çevrilen ilk Türk yazarlardan, Almanya’da eğitim gördükten sonra ülkesine dönüp gazetecilik mesleğini yapmış. Aslında babasının ölümü sebebiyle Berlin’deki -felsefe ve konservatuar-eğitimini yarıda bırakması gerekmiş. Gazetede ve kitaplarında onun düşünceleri için toplumcu gerçekçi olarak bahsediliyor. İlk kitabının daha önce Türk edebiyatında yazılmamış bir alan olan gotik edebiyatından olması, değindiği konular sebebi ile büyük bir yankı uyandırmış. Yaşamı, düşünceleri, politik duruşu ile şahsına münhasır bir insanmış Suat Derviş. Kominist düşünceleri ve bu düşüncelerinin arkasında duruşu sebebi ile eşi ile tutuklama ve mahkeme süreci geçirmiş, sonrasında bir daha o günleri yaşamamak adına çareyi ülkeden kaçmakta bulmuş. Bu dönemde iş bulamamasının da büyük etkisi olmuştur tabii. Yurtdışında yaşaması, yabancı dil bilmesi-Almanca ve Fransızca-, kitaplarının Fransızca olarak da yayınlayabilmesi ile yazar kimliği ile tanınmış. Birçok eseri farklı dillere basılmış, birçok kıtada okunmuş. Yaklaşık 15 yıl yurtdışında yaşadıktan sonra ülkeye geri dönmüş, yazarlığa gazeteciliğe siyasette aktif olmaya devam etmiş. 69 yaşında hayata gözlerini yumana kasar doğru bildiği düşünceleri savunmuş, aktivist kelimesinin içini dolduran bir insan olmuş. Suat Derviş’i geç tanımış bir insan olarak onu tanıtmayı hayatından bahsetmeyi kendime borç bildim. Kara Kitap kitabı edebiyatımız için de önemi olan bir eser, ilk gotik öyküleri barındırıyor. 4 öyküden oluşuyor, bu öykülerde kadınların toplumda varolma çabasını, aşkın yıpratıcılığını, ölümü, yaşam sevgisini, toplumu anlatıyor yazarımız. İlk aklıma Fatma’nın Günahı öyküsünde anlatılan Fatma ve Zehra’nın hikayesi geldi. Aşık olmuş sevmiş kadınlar Fatma ve Zehra, aşkı iliklerine kadar yaşamış ve sevdiği tarafından sevilmediğini değer görmediğini anlayınca hayatta olan ilişkileri kopan kadınlar onlar. Bu öyküde Zehra terk edildikten sonra Fatma ona, seni şimdi daha iyi anlıyorum dedi. Kendisi de bu acıyı yaşadığı için beni şimdi daha iyi anlarsın demedi, yüreğinin nasıl yandığını biliyorum dedi. Daha önce gotik yazar denilince akla ilk gelen ve en çok bilinen Edgar Ellen Poe’nun öykülerinden okumuştum, onun dilini yakaladığım en çok etkilen öykü Buhran Gecesi idi. Kabus ile yaşamın, aşk ile gerçeğin ayrılamadığı fantastik öğelerin ön planda olduğu bir öykü idi. Daha önce o çevrede aşkı ve güzelliği ile meşhur kadının kocasının ölümünden sonra evine hayalet olarak gelmesini anlatıyordu, hayaletimiz Zehra’nın başından geçenleri onun ağzından okuduk. İlk öykü Ne bir ses..Ne bir Nefes’in konusu çok başka idi. Yazarın toplumsal yönünün, gerçekleri açıklığıyla yazdığını en çok hissettiğim öykü de bu idi. Genç ve güzel Zehra’nın ona yalnız kaldıktan sonra evlenme teklifi ederek hayatıma alan Osman’ı, aralarındaki aşk ilişkisini, Osman’ın önceki evliliğinden doğan ve babasını hiç görmemiş Kemal’in öyküsü bana birazcık Aşk-I Memnu’yu hatırlattı. O senin annen annen diye Kemal’i silkeleyelim geldi. Kötü sonla bitti. Kitaba ismini veren Kara Kitap öyküsü kambur, cüce ve aşık Hasan ile hastalığa yakalanıp ölüm döşeğinde olan Şardan’ın hikayesi idi, bu öyküde de gotik öğeleri sıkça gördük. Türk aktivist Suat Derviş’i kalemimden geldiğince tanıttığım ve ilk kitabı Kara Kitap’ı özetleyerek ayrıntılı bir inceleme yazmaya çalıştım. Okuması keyifli ve merak uyandırıcı bir eserdi, yazarın diğer kitaplarını da sıra ile okumayı planlıyorum. Özellikle Türk edebiyatında ve edebiyat tarihinde başarılı kadın yazarları okumaya, onları tanımaya, tanıtmaya ve eserlerini duyurmaya özen gösteriyorum. Sahip çıkmamız gereken değerlerimiz onlar bizim, hepimizin, doğrusu dünyamızın. Bir yandan salgın hastalıklar, iklim krizi, ekonomik dalgalanmalar ile boğuştuğumuz bir yandan da orta doğunun Taliban ismi ile terör estiren koca bir ülkeyi ele geçirerek halka ve özellikle kadın ve kız çocuklarına yaptığı işkenceleri, ayrımcılığa, yaşam haklarının kısıtlanmasına şahit oluyoruz. Birlik içinde, ayakta ve yıkılmadan kalabilmek için inandığımız doğruların düşüncelerin bayraklarını sıkı sıkıya sarılmamız gerekiyor. En önemlisi de elimizdeki bayrağı, sergilediğimiz düşüncelerin doğruluğundan, gerçekliğinden emin olmamız gerekiyor. Akla mantıkla uygun doğrularının bayraklarını güven ile sıkıca taşıyan insanlara ve en çok da Suat Derviş‘e saygılarımla!
Kara Kitap
Kara KitapSuat Derviş · İthaki Yayınları · 2020209 okunma
··
484 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.