Gönderi

Kadına Uygar Ülkelerde ve Çağ dışı toplumlarda bakış...
Ancak şunu anımsatmak gerekir ki Kadın'ı "kötülük" ve "fitne" kaynağı olarak gören, yani erkeğin baştan çıkıp ahlaksızlığa yönelme­sine vesile yaratır bir "şeytan" şeklinde kabul eden düşünüş, bugün ar­tık sadece bizim gibi geri kalmış toplumlarda taraftar bulur. Bu tutum çagçıl seviye'nin insanına göre ilkel bir tutumdur; ayrıca da erkeği "irade gücü'nden yoksun yaratık" kertesine indiren bir davranışın ifa­desidir. Çünkü erkek iradece ne kadar zayıf ve kendini kontrol'den ne kadar yoksun olmalıdır ki kadını çarşafsız, başörtüsüz, ya da yırtmaçlı, kısa kollu, kısa etekli gördüğü an nefsini yenemeyip "fitne ve fe sad'a" kapılsın ve ona saldırmaktan kendini alamasın. Şayet erkek bütün bun­ları yapacak seviyesizlikten ve ilkellikten kendini kurtaracak olgunlu­ğa kavuşamaz görülüyor ve kadını çuvala sokmadıkça ahlakiliğe yö­nelemez diye düşünülüyor ise bu, her şeyden önce İnsan'ı "akıl" denen "nimet" ile yaratmada israr eden Güc'e karşı en büyük bir saygısızlık olur; İnsan'a ve onu Yaratan'a güvensizlik demektir bu. Böyle bir güvensizliği kendisine temel edinen bir sistem, insan'ın "kişisel" gelişmesine hizmet edemez; nitekim şeriat toplumlarında edememiştir. 1400 yıllık şeriat denemesi göstermiştir ki kadını çarşafa tıkmakla, ka­pamakla, olumlu hiçbir şey sağlanamıyor; aksine tıktıkça ve kapadık­ça erkek, "erkek" olmaktan çıkıyor ve içgüdülerine saplı yarı vahşi bir yaratık niteliğine bürünüyor. Çarşaf ya da başörtüsü nedir bilmeyen gelişmiş ülkelerde erkek, sokakta yanından geçen yarı çıplak kadına sataşmaz ve başını çevirip bakmaz bile. Kadın konusunda işlenen suç­lar ve kadına kötü ve saygısız davranışlar ve saldırganlıklar bakımın­ dan şeriat ülkeleriyle hiç bir Batı ülkesi yarışamaz.
Sayfa 202 - ilhan Arsel Özel YayınKitabı okudu
·
186 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.