Türk milletinin en eski kültür hazinelerinden biri. Hikayelerde Oğuzların mücadeleleri, yaşamları, hayat felsefeleri ve kahramanlıkları anlatılmaktadır. Ayrıca kitabın girişinde Hayati Develi'nin hikayelerin anlaşılması için yazdığı bir önsöz ve Dede Korkut'u tanıttığı bir yazı yer almaktadır.
Dede Korkut hikâyeleri, Oğuz halkının başından geçen trajik olayların anlatıldığı metinlerdir. Bu anlatılar, tarihî olayların öyküsü müdür, yoksa tamamen hayale dayanan masallar mıdır, tam olarak bilinemez. Ama şunu rahatlıkla söylemek mümkündür: Bu hikâyeler, Oğuzların türlü zaman dilimlerinde başından geçen olaylara dayanmaktadır. Bu tarihi gerçeklikler, yüzyıllar içinde, kimisi başka halklardan alınmış, kimisi tamamen Türklere özgü mitolojik ögelerle karışmış; hatta masal unsurları bile bu anlatıların arasına girmiş; böylece mitoloji ile efsanenin, destan ile hikâyenin, hikâye ile masalın iç içe girdiği metinler ortaya çıkmıştır. Ancak hikayelerdeki kurgu, onun asıl dinleyecilerinde, yani 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar varlığını sürdüren Oğuz toplumunda gerçeklik duygusu uyandırıyordu. Bu yüzden birçok gerçek yer adı, tarihsel şahıs bu anlatıların kadrosu içinde kendine yer bulabilmiştir.
Kazan Bey'in, Boğaç'ın, Uruz'un, Basat'ın, Kanturalı'nın daha saymakla bitmez nice Oğuz beylerinin yiğitlikleri; aldatmalar ve ihanetler, hasılı insanı insan yapan türlü haller Dede Korkut ağzından kim olduğunu bilmediğimiz ozanlarca anlatılır bu hikâyelerde. Oğuzların başından geçenlerin aslında küçücük bir kısmıdır bu hikâyeler, ama bunlar bile o asil beyleri saygıyla anmamıza yeter.
Bu uzak zaman hikâyeleri, sevgiyle okunmalıdır. Her okuyucu, karşısında bir Oğuz ozanının, eski zamanlara ait bu destanları anlatıp bize nasihat ettiğini, dünyanın gelimli ve gidimli olduğunu hatırlattığını düşünmeli; Dede Korkut'un ettiği duaların düne, bugüne ve yarına olduğunu hissetmelidir.