Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bektaşilere Atılan İftiralar
Bektaşiler II. Mahmut döneminde uzun yıllar devam eden yasaklı politikaya karşı çeşitli tedbirler alarak varlıklarını devam ettirmeye çalışmışlardır. Bu süreçte 1836’dan itibaren az da olsa Bektaşilerin bazı eserler yazması ve bu yayınlar arasında Hurufilik içerikli eserlerin de yer alması, Bektaşilerin toplum hayatında yeniden görünmeye başlamaları birtakım çevreleri rahatsız etmiştir. Nitekim 1871 yılında Harputlu Hoca İshak Efendi’nin Hurufiliği esas alarak ve Bektaşileri de Hurufi kabul ederek Bektaşilik aleyhinde Kâşifü’l-Esrar ve Dâfiü’l-Eşrar Sırların Keşfi ve Kötülüklerin Ortadan Kaldırılması adlı eseri yayınlamıştır. Böylece 1826 ve sonrasında Bektaşilik aleyhine yapılan propagandanın fitilini yeniden ateşlemiştir. 1871 yılında Eyüp’teki Karyağdı Baba Tekkesi’nin meşhur şeyhi ve “matbaacı” lakabıyla anılan Necib Baba (v. 1874)’nın tekkesinde kurduğu matbaada Fazlullah Hurufi’nin Cavidannâmesinin Ferişteoğlu Abdülmecit tercümesini (Işknâme-i İlahi) iki defa basması ve düşük bir fiyata satması üzerine Harputlu Hoca İshak Efendi harekete geçerek hiç okumadığı Cavidan’la Bektaşiliği Hurufilik penceresinden eleştirdiği eserini yazmıştır. Hoca İshak Efendi, bu eserinde Bektaşileri din ve iman dışına çıkartarak, türlü günah ve kabahatler ile itham etmiş, Fazlullah Hurufi’nin halifesi Aliyyülâlâ’nın Hacı Bektaş Veli Tekkesi’ne sızdığını, Bektaşilerin de Hurufi olduklarını, bu itibarla dinsiz, imansızlıklarını ispat etmeye çalışmıştır. Hoca İshak Efendi, Bektaşilik aleyhine yazdığı Kâşifü’l-Esrar isimli kitabıyla yetinmemiş, 1881 yılında Osmanlı devlet memuru Fehima Efendi’nin ölümüyle mirasındaki yüz ciltlik Hurufilik edebiyatına ait kitabın İslam inancı açısından ulemaya incelettirilmesi sırasında İzâhü’l-Esrar adında bir risale yazmıştır. Bu risale Kâşifü’l-Esrar’ın devamı ve özeti niteliğinde olup Bektaşilere yönelik yirmi yedi adet soru ve açıklamalarla Bektaşilik fikirlerini çürütmeye, Bektaşilerin “dalalet” üzerinde olduklarını ispatlamaya çalışmıştır. Hoca İshak Efendi Bektaşilere nefretini o kadar ileri götürmüş ki 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının kaybedilmesinin sebebini devlet ve toplumda Bektaşilere gösterilen müsamahalı tutumun sonucu olduğunu hatta Bektaşilerin yoğun yaşadığı Varna, Bulgaristan ve Yunanistan sınırındaki bölgelerin Hıristiyanlar tarafından istila edilmesinin adeta “ilahi bir ceza” olduğunu iddia etmiştir. Harputlu Hoca İshak Efendi’nin yayınladığı ve üst üste birkaç defa basılan kitabında ileri sürdüğü iddialar bazı çevrelerde Bektaşiler aleyhine kanaatler uyandırmış, kitapta dile getirilen dedikodular ve ağza alınmayacak iftiralar Bektaşileri incitmiş, bu durum Bektaşiler arasında büyük yankı ve tepkiye sebep olmuştur. Halk arasında 1826’dan beri yasaklı olan Bektaşilere karşı tepki oluşması üzerine bazı Bektaşi baba ve şeyhleri bu kitaba muhtelif reddiyeler ve savunmalar yazmışlardır. İşte Mehmet Ali Hilmi Dedebaba’nın Kaşifü’l Esrar Reddiyesi de bu reddiyelerin en önemlisi ve ilkidir. Mehmet Ali Hilmi Dedebaba’nın “Kâşifü’l-Esrâr Reddiye”sinde tarih bulunmadığından reddiyenin yazılış tarihi tespit edilememektedir. Ancak reddiyenin Hoca İshak Efendi’ye yazılan ilk reddiye olduğu bilinmektedir. Bununla beraber Ahmet Safi Bey’e göre Dedebaba reddiyesini Mütercim Mehmet Rüşdü Paşa’nın sadrazamlıktan ayrılmasından -15 Şubat 1873- sonra kaleme almış ve 1875 yılı içerisinde bastırma girişiminde bulunmuştur. Ancak Osmanlı idaresi eserin basılmasına izin vermemiştir.
Kaşifül Esrar Reddiyesi
Kaşifül Esrar ReddiyesiMehmed Ali Hilmi Dedebaba · La Kitap · 20212 okunma
·
130 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.