Eskiden bir devlet çalışanı ülkesini soymaya kalktığında, çal-
dığı parayla yapabileceklerinin bir sınırı vardı. Kendine yeni bir
araba alır, gösterişli bir ev yaptırır veya eşine dostuna para dağı-
tırdı. Yapabilecekleri aşağı yukarı bu kadarla sınırlıydı. Yerel
ekonomi sonsuz miktarlarda parayı özümseyecek büyüklükte ol-
madığı için, bir noktadan sonra daha fazlasını çalmanın da bir an-
lamı kalmayacaktı. Bu kişi yine de hırsızlığa devam edecek olsa,
çaldığı paralar evinin odalarını doldurmaktan başka bir işe yara-
mayacak ve sonunda farelere yem olacaktı.
Offshore hesabın icat olmasıyla her şey değişti. Bazıları, para-
van şirketlerin kara parayı kaçırmaya yarayan arabalardan ibaret
olduğunu düşünebilir; ama modern finans sistemiyle birleştikle-
rinde bu paravan şirketler adeta birer ışınlama makinesi gibi iş
görürler. Artık hırsızlık yaptığınızda çaldığınız parayı bir kasa-
ya saklayıp fareler tarafından kemirilmesini beklemek zorunda
değilsiniz. Bunun yerine parayı sihirli bir kutuya koyuyorsunuz
ve tek bir tuşla onu ülke dışına çıkarıp istediğiniz yere göndere-
biliyorsunuz. Finansal anlamda bu, ne kadar çok yerseniz yiyin
karnınızın asla doymaması gibi bir şey. Yolsuzluk yapanların ve
rüşvet yiyenlerin bu kadar obur olmalarına şaşmamak gerek. Ar-
tık çalabileceklerinin bir sınırı yok; çünkü harcayabileceklerinin
de bir sınırı yok. Canları bir yat satın almak isterse, parayı Mona-
ko'ya yollayıp yıllık yat fuarından istedikleri yatı seçebilirler. Bir
ev mi almak İstediler, hemen New York'a ya da Londra'ya bir ha-
vale yapıp fazla soru sormayan bir emlak komisyoncusu bulabilir-
ler. Sanat eseri satın almak istediklerindeyse, parayı bir müzayede
evine göndermeleri yeterli. Offshore hesap, istediğiniz her şeye
anında sahip olabilmek anlamına geliyor.