Gönderi

416 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 6 days
"The Prison Healer", yabancı "bookstagram" hesaplarında son zamanlarda sık sık gördüğüm bir kitaptı. Seri mi, seriyse devamı var mı bilmeden başlayıverdim ve sonradan öğrendim ki ikincisi eylül sonu gibi çıkacakmış. Şimdi ben bir ay heyecan için nasıl bekleyeceğim bilmiyorum. "The Prison Healer" ben bu incelemeyi yazarken Türkiye'de çoğu kişinin haberdar olmadığı çünkü çevrilmeyen ve yurt dışında bile çıkalı çok olmadığından yeni yeni tanınan ama çoğu okuyucusu tarafından da sevilen bir kitap. Birkaç yıl içerisinde, belki serinin üç kitabı da çıktığında Türkiye'de de Yabancı, Epsilon, Dex gibi yayınevlerinde görebiliriz. Kapağında Sarah J. Maas'ın yorum yapması öncelikle ilgimi çeken nokta olmuşken başlamadan önce aynı zamanda da beklentilerimi hiç artırmamıştım. Çok değil ama birkaç tane orijinalinden fantastik kitap okumuş biri olarak aralarında en sevdiğim bu oldu. Dili "The Shadows Between Us" veya "The Cruel Prince" kadar basit olmasa da -onlar şimdiki zamanla yazıldığından ve daha çok diyalog içerdiğinden daha basitti- yine de insanı çok zorlamıyor. Yani aşırı iyi İngilizcesi olmayanlar bile okuyabilir. Bunun dışında kitaba 9 mu 8 mi versem çok kararsız kaldım o yüzden siz 8,5 sayabilirsiniz. Tamam, artık asıl kısma geçebilirim. Örneğin önemli olduğu belli olan cümleler var ve bunu biliyorum ama ilk 200 sayfa içerisinde o kadar fazla tekrar edilmişler ki 350 sayfalık kitabın 10 sayfasını doldurur. Ve bu beni biraz rahatsız etti bir kısımdan sonra. Çünkü sayfa sayısı az bir kitapta bu kadar tekrara gerek olduğunu düşünmüyorum. Konusuna gelecek olursam Kiva adında "hapishane şifacısı" olan ana karakter bir kızımız var. Kendisi olayların geçtiği zamandan yaklaşık 10 yıl önce bu diyarın en büyük ve bilinen, acımasız hapishanesi Zalindov'a babasıyla birlikte atılmış. Hiçbir suçu olmadığı halde ömür boyu hapse diğer azılı suçlulara atılan, babası da hapishanede şifacılık yapan Kiva, babası ölünce onun yerini almış. Annesi ve birkaç kardeşi hala dışarıda ve ona notlar gönderip yıllardır onu kurtaracaklarını söylüyorlar. Ama bu hapishaneye ne girebilen ne de çıkabilen olmuş. Ayrıca bu diyarın fantastik bir boyutu da var. Ama çoğu seridekinin aksine en azından ilk kitap için boyutu oldukça düşük. Çünkü bu diyarda sadece kraliyet ailesine mensup olanlarda dört elementin bazılarının gücü var. Tabii isyancılarımız olmazsa olmaz. İşin tam da distopya olmayan bir distopya boyutu var ama yazarın bunu ilerleyen kitaplarda açıklığa kavuşturacağını düşünüyorum. Uzun yıllar öncesindeki kral ve kraliçe kanlı bir şekilde ayrılmış ve kraliçe ülkenin tek yöneticisi olmuş, soyu da dört elemente hükmedenlerden geliyor. Eski kral ise şifa gücüne sahipmiş, onun büyük torunları da şimdi tahtta kendi haklarını iddia ediyorlar. Ve onları destekleyen asiler var. Ama kitap birinci kişi ağzından olmasa da sadece ana karakterimizden anlatıldığından ve o da 10 yıldır dışarıdan habersiz olduğundan biz de pek bilgi sahibi olamıyoruz. Diğer önemli karakterler ise kitabın başlarında mahkum olarak getirilen yakışıklı, komik, zeki, mülayim erkeğimiz Jaren, revirin kadın muhafızı Naari, Kiva'nın ölen erkek kardeşine benzettiği ve bağrına basıp sevdiği minnoş Tipp, gardiyanların başı Rooke, eczacı Mot, asilerin hapishane lideri Cresida ve birkaç kişi daha. Yani gördüğünüz gibi karakter sayısı -önemli karakter sayısı- oldukça az. Ama serinin devamında artacağını düşünüyorum. Bunun dışında SPOİLER olmayacağını umarak olayların patlak vermeye başladığı yerin Asi Kraliçe Tilda'nın yakalanıp Zalindov'a Trial denen ceza için getirilmesi diyebilirim. Ondan sonra olaylar bir iki yerde "Açlık Oyunları" alıntıları, bir tutam "Dikenler ve Güller Sarayı" belki biraz "Hava Uyanıyor" vari ilerliyor. "Bu birbirinden farklı serilerle nasıl bir bağlantı kurdun?" derseniz ben de bilmiyorum, kurdum işte. Genele baktığımda ise yazarın kimi yerde belki ilk kitabı olmasından dolayı adını koyamadığım bir şeylerin eksik hissettirdiğini söyleyebilirim. Bunun dışında 3000 kişilik koca bir hapishane ve hemen herkesin işinin düştüğü bir ana karakter için biraz daha fazla yan karakter beklerdim. Bu sırada demeyi unutmuşum işin içinde bir de mahkumları kırıp geçen ölümcül bir hastalık ve çözülmesi gereken bir gizem var. Şahsen bu eklentilerin kitabı benzerlerinden ayrı bir seviyeye taşıdığını düşünüyorum. Ayrıca 350 sayfanın son 100 sayfası benim için oldukça heyecanlı ve adrenalinli geçti ki başında hissettiğim "oyalandırılmışlık" hissi de geçip gitti. Hatta diyebilirim ki hapishanede geçen bir kitap için oldukça hareketliydi. Tabii hapishane diyince aklınıza bizimkiler gibi dört duvar ve parmaklıklar gelmesin. Burada ahırlar, maden ocakları, tüneller falan da var, geniş bir araziye sahip ve mahkumların çeşitli işlerde köle gibi çalışmasına elverişli. Neyse yeterince detay verdim. Sonlara doğru öğrendiğimiz birkaç önemli şey vardı ki kimi beni şaşırtmazken kimiyse oldukça şaşırttı. Bunları spoilerlı olarak alta belirtmek istiyorum, şimdi belki kimse okumuyor olabilir ama belki ileride okuyup benimle aynı fikirde olanlar çıkar. Orada puanımı nereden kırdığımı ve nereye verdiğimi de belirteceğim. Genel olarak yaş sınırı olmayan, bu tarz "fantastik olup fantastik olmayan" gençlik kitaplarını sevenlere, yukarıda benzettiğim serileri sevmiş olanlara tavsiye edebilirim. Bu kitap değil belki ama ilerleyen kitaplar krallık teması, dört element büyüsünü bize yeterince hissettirecek diye düşünüyorum. Bundan sonrası SPOİLER diyeyim bitireyim. Öncelikle ana karakterimizin şifacı olması ve şifacı gücüne sahip olduğu düşünülen bir kraliçenin ortalarda asi olarak dolaşması düşünülürse Kiva'nın kayıp bir prenses çıkması bence şaşırtıcı değildi. Asıl şaşırtıcı olanı ve bence yazarın da bizi şaşırtmak istediği nokta beklediğimin aksine Kiva'nın bunun gayet farkında olması, bilmesi ve kitap boyunca gördüğümüz masum kızdan ziyade asi sempatizanı değil de direkt bir asi olması. Bu beni okuduğumda oldukça heyecanlandırsa ve entrika ve ihanetten gözlerim kamaşsa da aynı zamanda yazarın kitap boyunca içini dışını anlatıp tüm duygu ve düşüncelerini bizimle paylaştığı Kiva'nın bu yönünü yeni öğrenmemiz bence garip olmuş. Ayrıca madem öyle bir şifa gücün var da Tipp'i iyileştirdin Trial görevlerinde de kendinin daha az zarar görmesini sağlayabilirdin. Evet altın rengi bir ışık çıkıyor ve görünmemeli ama suyun metrelerce altında ya da kapalı bir ocakta seni kimse görmezdi. Ayrıca madem Tilda annendi onun da iyileşmesine yardımcı olabilirdin. Çünkü onun için tanışma hikayelerini anlatması ve onu neden sebepsizce sandığımız halde aslında sebeplice sevmesini öğrenmemiz bence çok güzeldi. Bunun yerine yazar günü kurtarmak için ana karakterin gücünü etkili kullanamadığını, büyü mirasının annesi ölmeden ona geçmediğini falan söyleyebilirdi. Ama böyle şeyler yok. - 1. Jaren'ın prens çıkması ise belki birçoklarını şaşırtmaz ama beni şaşırttı. Çünkü ileride Kiva hapisten kurtulunca Jaren ve Prens arasında kalır ve belki yazar aşk üçgeni yapar diyordum ama bu durum çok daha iyi olmuş. Ama bunun yanında koskoca bir prensin hapishaneye dalması, eline Z kazıtması, aylarca işçilik yapması, kırbaçlanması ve eziyet görmesi bence normal değildi. Ne olursa olsun krallıkta onca adam vardır, bu iş prense yaptırılır mı hiç! - 1. Tabii bunlar olmasa kitap da tam olmayacağı için kabul edilebilir. +0,5. Bunun dışında yazar dört elementi içeren Trial görevlerinde ana karaktere daha fazla iş yaptırabilirdi. Kız her şeyi Jaren sayesinde başardı. Ayrıca şu an Jaren'ı sırtından bıçaklarsa veya onu, onun onu sevdiği gibi hiç sevmediyse çok üzülürüm. Jaren'ı oldukça sevdiğimi anlamışsınızdır sanırım. Prensesin sevgilisinin Naari çıkması olasılığı benim için %99. Kiva'nın insanlara karşı olan iyi niyeti hoşuma gitse dahi bu kadar da sessiz ve hakkını savunamaz oluşu kimi yerde beni kızdırdı. O kadar her şey için uğraşıyorsun ve insanlar demediğini bırakmıyor, biraz olsun hakkını aramalıydı. Ayrıca Jaren'ı onu sevdiği bariz belli olduğu halde acaba Naari ile mi sevgililer gibi düşünüp durması bıktırdı. Tabii bunlar gerçek düşünceleri mi değil mi artık sonda açığa çıkanlardan sonra bilemiyoruz. Ama öyleyse de değilse de yazarın hataları olduğunu düşünüyorum. Yine de okuması keyifli olduğundan genel anlamda sevdiğim ve ümit vadeden bir kitap oldu benim için...
The Prison Healer
The Prison HealerLynette Noni · HMH Books · 2021137 okunma
·
618 views
unicornwithbooksx okurunun profil resmi
Yemin ederim o kadar cok guzel anlatmissiniz ki okuyasim artti ayy🥹🥹vallahi herkes keske sizin gibi elestiriler yapsa
Sude Özer okurunun profil resmi
Böyle düşünmene çok sevindim🥰teşekkürler
5 next answer
s okurunun profil resmi
Merhaba kitapta cinsel içerik var mı
Sude Özer okurunun profil resmi
Merhaba, hatırladığım kadarıyla yoktu
18 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.