Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

324 syf.
6/10 puan verdi
‘Macera dolu Amerika!’ eşliğinde ‘Ah yalan dünya!’ düeti.
'Yalancılar her zaman var olmuş olsa da; yalanlar genellikle tereddüt ederek, bol miktarda kaygıyla, bir parça suçlulukla, biraz utançla, en azından biraz mahcubiyetle söylenirdi. Şimdiyse, zeki insanlar olarak, suçluluk duymadan paçayı kurtarabilmek için gerçeği örtbas etmeye gerekçeler buluyoruz. Ben buna hakikat sonrası diyorum...' Hakikat sonrası çağda yaşıyoruz diyor bize Ralph Keyes ve bu hakikat sonrası çağda gezindiriyor bizi. Bazen kuş bakışı bazen derinlemesine. Önce kendinize sonra etrafınıza bir bakmanızı istiyor: Yalancılık nasıl gelişmiş; yalan hayatınızda ne kadar yer etmiş, sizden neleri almış ve aldıklarına karşılık size neleri vermiş? Siz eşittir hepimiz. Öncelikle kitaba bakalım: Çeşitli bölümlerde; genel olarak dürüstlük, yalan, güvenilirlik başlıkları üzerine metinler içeriyor. Bölümlere ait konuları işleyişi, yoğun örnek paylaşımı üzerinden incelenen başlığın günümüz halini göz önüne serme şeklinde gerçekleşiyor. Bu bolca örneklendirilmiş bölümler bende bir tez okuyormuş hissi uyandırdı. Kitap yazarları, tv şovları, yöneticiler, savaşlar vb. içindeki tanınan isimlerin ortaya çıkan çarpıcı yalanları hakkında bolca bilgiye sahip oluyorsunuz. Tanınandan kastım, örnekler tamamen Amerika odaklı, bazı isimleri muhtemelen duydunuz ve onlar eşliğinde hiç duymadığınız yığınla isim de çıkıyor karşınıza. İsimleri başta araştırayım dedim fakat o kadar çoklardı ve benim internetim de o kadar azdı ki, bu zıtlık bu araştırmaya müsaade etmedi bir süre sonra. Amerika odaklı olması hiçbir işimize yaramaz diyemiyoruz tabii ki zira örnekler artık küresel çapta birbirini destekliyor. Yani Vietnam gazisi olduğunu söyleyen, savaş hikayeleri anlatan ama orada hiç bulunmayan biri bizden de çıkmamış mıdır? Yahut aldığı üniversite diplomasının sahte olduğunu çok sonradan öğrendiğimiz biri? Tv programlarına değinmeye gerek bile yok, onlar malumunuz. Sadece örnekler de değil; psikolog, sosyolog ünvanlarına sahip kişilerin yaptıkları araştırma ve deneylerden örnekler de sunuyor okuyucuya. Yaklaşık %70'i bu şekilde ilerliyor diyebilirim. Bu ilerleme zaman zaman okumadan aldığım keyfi azalttı, şöyle ki: Şu an etrafını biraz olsun dürüstlük adına değerlendirmeye odaklanan biri iseniz bu örneklerin var olduğunu zaten biliyorsunuzdur; çok güvenilir bir ortamda mıyız, hayır tabii ki, geçti o tren. Tam olarak tespit edemeyiz tabii kimin ne dolaplar çevirdiğini, bu anlamda geniş bir inceleme sunuyor meraklılara. Sürekli olarak kimin ne yalan söylediğini belirten magazinsel açıklamalar biraz yordu beni sadece. Magazinden kastımı anladınız umuyorum, kitap biraz olay odaklı gibi geldi bana başta, o sebeple. Yoksa örnek de tuzu biberi bu tarz işlerin. Azıcık tuzlu olmuş diyeyim işte, anlayın. Elbette kitabın ana mesajı bu magazin bülteni olmadığından okumaya devam etmeli. Örnekler arasına bilgilendirici cümleler de serpmiş, fakat bana kalırsa tadımlık ve hayattan çıkarabileceğiniz notlar. Bunları neden negatif hissiyatla yazıyorum çünkü bana yeni bir cümle sunması adına pek başarılı bulamadım bu kısımları. Geçelim bir diğer boyuta: Postmodern kavramına odaklanıyor, postmodern kavramı hakikat sonrası çağa geçişte kolaylık sağlamıştır diyerek. (Selim'ciğime bir selam sarkıtalım Olric, onu anmadan olmaz.) Bunu anlayabilirim. Fakat terapistlerin yalanı hoş görmesine dayandırdığı cümleleri anlayamadım. Terapistler terapi esnasında danışanların söyledikleri yalanlara 'Hey, dostum sen bir yalancısın!' diye haykırmadıkları için kendilerinin de hakikat sonrası çağın işleyişine çanak tuttuklarını iddia ediyor ki buna maalesef geçer oy veremeyeceğim. Pozitif olarak: Akıcı giden bir kitap ve bahsettiğimiz yalan, dürüstlük, güvenirlik kavramları ile ilgili sorulabilecek her soruyu kafanızda oluşturuyor. Sonuç kısmını keyifle okudum. Okuyunca dünyanın (Amerika'yı dünyaya genelleyebiliriz) bir yalan rüzgarına kapıldığını tekrar (bunu biliyor olmanız lazım o sebeple tekrar) masanın üzerine koyuyorsunuz. Sonra geliyor sorular peşi sıra: Nasıl bir yalancısınız? Değilim demeyin, olsa olsa farkında değilsinizdir. Etrafınız ne kadar dürüst? Bence en can alıcı sorulardan biri: Yalanlarla neler kaybedip, neler kazanıyoruz? Çok şeyi kaybettiğimiz bir gerçek. Peki kazanıyor muyuz da gerçekten? Dürüstlük derken güvenilirlik dediğimizin de farkında mıyız? Cevaplar adına geniş bir yelpaze de sunuyor size kitap, sadece dediğim gibi bu cevaplar arştaydı da bu kitap size merdiven oldu ve sizi cevaplara ulaştırdı diyemeyeceğim, cevapları gözünüzün önüne topladı ve yeniden onlara dikkatinizi vermeyi sağladı diyelim. Çünkü yalanlarla artık o kadar meşgulüz ki soluklanıp şöyle bir bütüne bakmıyoruz, baksak da görmüyoruz, göremiyoruz ve en kötüsü görsek de 'önemsemiyoruz'. Evet, hakikat sonrası çağda yalan bir ihtiyaç ve dürüstlük bir çöp oluyor. Çöp algısı! Çöpleri dökerken içine nasıl kıymetli şeyleri attığımızı göremiyoruz. Çöp karıştırılır mı hiç! Evet evet, dürüstlüğü algılayış şeklimiz değişti değil mi? Ona bir çöp muamelesi yapıyoruz. Ve cebimizde mutlaka bir yalan taşıyoruz, hiç olmazsa bir an ihtiyacımız olacak gerçeğini kabullenmişiz artık. Yalanın elli tonu olur mu demiştim; pek çok tonu var biliyoruz. Hepsi de zararlı değil, bunu yazarımız da kabullenmiş. Fakat buradaki ince çizgi 'ihtiyaç' mı 'çıkar meselesi' mi? Çıkarlarımızı ihtiyaç kutusuna koymuş olabiliriz, Ralph öyle diyor, genelde yalanlar bencilcedir ve çoğunlukla kendimizi düşündüğümüzden ortaya atılırlar. Öğreniriz ve öğretiriz yalanı. En basitinden en zoruna kadar. Söylenecek ne çok şey var... Okuyun siz, söyleneceklerin çoğunu dinlemiş olacaksınız. Okuyun ve şu çöpü bir güzel karıştırın, okunması gereken bir kitap. Genel anlamda akıcı şekilde okudum dediğim gibi ve bana da pek çok şeyi tekrar etme imkanı sağladı. Evet, ben de bir yalancıyım. Tonları değişiyor. Yalana yalan demek lazım, o sebeple yalancıyım. Zarar verdiğimi sanıyor muyum bu şekilde? Sanmak ve gerçekten yapmak arasındaki farka odaklanmak lazım... Çöpü biraz daha karıştırmalı... Belki bazı şeyleri bulur ve bir daha atmamaya dikkat ederiz.
·
285 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.