Gönderi
Turgenyev, okurunu taşrada ikamet eden toprak sahibi Rus soylularının yaşantısına konuk ediyor. Batılı tarzda eğitim görmüş; Avrupa’ya, özellikle Fransız kültürüne hayran olan bu kitle, bizim Cumhuriyet dönemi aydın kesiminin yaşadığı doğu-batı kültürleri arasında kalmanın verdiği sıkışmışlığın benzerini yaşarlar. Batılı yaşam tarzı kimi Rus soylusunu zihnen, kimini ise bedenen Rus topraklarından koparır.
Lavretski, yaşadığı sorunlu evliliğin sonucunda karısını ve Avrupa'yı terk eder. Her şeyi geride bırakıp “yuvasına", taşradaki topraklarına, köyüne döner. Yaşadığı travmatik çocukluk dönemi ve kötü evlilik deneyimiyle yaşamı ıskaladığını, mutluluğun ulaşılmaz bir duygu olduğunu düşünürken Liza çıkar karşısına. Bu anlayışlı ve nahif kıza aşık olur. Her şeyin rayına girdiğini düşünmeye, mutluluğa çok yaklaştığına inanmaya başlamıştır ki, büyük bir sürpriz tekrar Lavretski’yi düş kırıklığına uğratır. Mutlu olmanın olanaksızlığı teması güçlü bir biçimde verilir.
Turgenyev, Rus soylusunun günlük yaşantısını sade ve gerçekçi bir dil ile aktarmış. Batı kültürü ile Rus kültürü arasındaki uyuşmazlıkları, coğrafi olarak Avrupa kıtasında görünse bile kültürel olarak Rusya’nın batılı olmadığı, Rus kültürünün ve sosyal yaşantısının mutluluğu elde etmek için yeterli olduğu görüşü öne çıkarır. Malikane yaşantısı ve kırsal yaşam betimlemeleri, karakterlerin detaylı tanıtılması, psikolojik durumları ve konusu ile bütün olarak kitabı çok beğendim. Turgenyev her kitabında beni etkiliyor. Okuduğum her kitabında bir müddet kitabın karakterlerin etkisini üzerimden atamıyorum. Tavsiyedir.
·
157 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.