Gönderi

252 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Merhabalarrr.Sizlere harika bir bilim kurgu önerisiyle geldim.Öncelikle kitap yazıldığı dönemi düşünürsek kesinlikle çok başarılı! (Aslında en başında bölümler halinde dergi de yayınlanmış sonradan kitap hâline getirilmiş.) Günümüz fantastik/bilim kurgu romanı yazarlarının örnek aldığı bir eser olduğu çok açık bir şekilde belli.. Kısaca kitabın konusundan bahsedecek olursam, Virjinyalı YüzbaşıJohn Carter iç savaş bittikten sonra meteliksiz bir halde evine dönen bir adamdır.Bu yüzden yıllar sürecek olsa da değerli taşların olduğu bir maden aramaya başlar.Bir gün arkadaşlarıyla birlikte maden araştırması yaparlarken keşfedilmemiş bir mağara bulmalarıyla da kendini açıklanamaz olaylar silsilesi içinde bulur.Buna mağarada baygınken bir anda gözlerini Mars'ta açması da dahil.. İşte bu olaydan sonra John Carter'ın Mars maceraları başlıyor.O kadar çok şey gördü geçirdi ki! Ne çektin be Carter demeden edemiyorum.. Önce yeşil Marslılar, Tharklar, Kırmızı Marslılar, Zadangalılar... değişik Mars yaratıkları kısaca Barsoom'u - yani Dünya'lı adıyla Mars'ı- oluşturan tüm canlılarla savaştı. Ne yaptığını bilmeden statü olarak Mars'ta yükseldikçe yükseldi.. Bu durumu ilk başlarda nasıl kullanacağını bilmese de sonradan işleyişi çözmeye başladı ve Marslılar için daha da tehlikeli birisi haline geldi.. Üstün zıplama yeteneği, zihin okuma becerisi / bununla birlikte Marslıların onun zihnini okuyamamasi onu oldukça tehlikeli birisi haline getirdi.. Tüm bu savaş oyunlarının yanında bir de güzeller güzeli Mars prensesimiz Dejah Thoris var.John Carter'la -tam olarak- başka dünyaların insanları olsalar da birbirlerine çekilmeden duramadılar.Kitap boyunca ikisinin şiirsel bir dille konuşmalarını okumak için sabırsızlandım. Açıkçası bu diyalogları okurken de aklıma eski Western (yahşi batı) filmleri geldi.Hatta kendimi o türde bir film izliyor gibi hissettim.Tabi romanın yazıldığı yılları düşününce bu da bana oldukça normal geldi.(Yani en azından ben öyle düşünüyorum.) Neyse daha fazla uzatmadan yorumumu toparlayacak olursam, kitabın kapağında ki detaylardan tutun da çevirisine kadar her şeyi beğendim.Gözüme çarpan yazım yanlışı vs hiç olmadı, ki bu da son zamanlarda okuduğum çoğu kitapta yazım yanlışına alışmış olan bana baya iyi geldi.. Diğer sevdiğim şey ise çeviriden kaynaklı neden o tarz bir kelime kullanıldığını anlamamıza yardımcı olacak küçük çevirmen notlarıydı.Kitapta sevmediğim tek şey diyalogların az olması ve karakter/yer isimlerinin biraz alışılmadık olmasıydı.Tabi Mars'ta geçen bir roman olunca bu tarz değişik isimler olması çok normal, sadece ben okurken biraz zorlandım.Son olarak dostluk, aşk, uzay macerası gibi konuları seviyorsanız bu seriyi kesinlikle tavsiye ederim..Ben ikinci kitabı okumak için şimdiden sabırsızlanıyorum. Ah ah.. Kitabın öyle bir sonu var ki elimde olsa anında ikinci kitaba başlardım. Umarım en kısa zamanda serinin devam kitapları da çıkar. Sevgiyle kalın..
John Carter: Mars Prensesi
John Carter: Mars PrensesiEdgar Rice Burroughs · Fihrist Kitap · 202167 okunma
·
443 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.