Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

384 syf.
8/10 puan verdi
Her okurun kendi içinde sevdiği yazarlar vardır. Bazı yazarlara ilgi duyarken bazı yazarlara olan ilgi seviyesi tutkunun doruklarına çıkar. Elias Canetti için Kafka tutku dolu hisler beslediği yazarlar arasında yer alıyor ki kitabın da derinlemesine bir Kafka analizi olduğunu düşünürsek şaşırtıcı bir durum değil. Kitap sadece Kafka üzerine bir inceleme kitabı da değil (Kafka'nın gölgesi her satırın arasına sızmış olsa bile). Canetti'nin incelemeyi yazarken tuttuğu günlüklerinden bölümlere sahip olan kitap ayrıca Canetti'nin Proust, Kafka ve Joyce üzerine verdiği bir dersten pasajlara sahip. Kitapta yer alan günlüklerin olduğu kısımlarda Canetti sadece Kafka ile yetinmiyor. Bir çok edebiyatçı hakkında da düşüncelerini ortaya koyuyor ki Broch ve Adorno hakkındaki olumsuz tavırları bana Thomas Bernhard'ın o meşhur huysuzluğunu hissettirdi. Bunun yanı sıra Hebbel, Kral Kraus, Flaubert, Aristofones, Dostoyevski, Proust (Proust üzerine söylediği o kısa pasajlar bile ruhumun okşanmasına fazlasıyla yetti) için duyduğu derin sevgiyi de bölüm bölüm dile getirmekten çekinmiyor. Canetti özellikle Kafka üzerine yazdığı denemesi dönemindeki günlüklerinde olayın salt Kafka sevgisi olmadığı da rahatça gözlenmekte. Canetti durumu bir adım daha öteye götürmüşe benziyor. O dönem içerisinde yaşadığı bazı durumlar karşısında "Acaba Kafka olsa ne yapardı" sorusunu soruyor ve bu sorulara verdiği cevaplar bazen canını sıkarken bazen de bu soruların cevaplarının kendisini tatmin ettiğini de görebiliyoruz. Ama burada önemli olan cevaplardan ziyade Canetti'nin Kafka'yı bu denli içselleştirmesi (ki eseri yazdığı dönemde Kafka'nın ilişkilerini düşünürken kendi ilişkilerini de sorgulamaya başlıyor, özellikle Hera'yla olan ilişkisini). Kafka üzerine yazdığı notlar ilerledikçe Kafka 'ya karşı körü körüne bir hayranlık duymadığı yer yer Kafka' nın eserlerinde beğenmediği, hatta yavan bulduğu yerlerden de bahsediyor. Ama bir yandan da "Asla Kafka gibi yazmayacağım" diye de hayıflanıyor (ki bu kişinin Körleşme adında muazzam bir eserin sahibi olduğunu da unutmamak lazım). Kitapta çok kısa bir bölümü sahip olan ama başlı başına bir inceleme konusu olacak yoğunluktaki Proust, Kafka ve Joyce üzerine 1948 yılında Bryanston Summer School'da verdiği konferans. Canetti bu bölümde yukarıda saydığım üç büyük yazarın aileleriyle olan ilişkileri ve bunun edebiyatlarına olan yansımalarından bahsediyor. "Kafka'dan önce hiçbir edebiyatçı hiyerarşinin özünü idrak edemedi". Kafka'nın baba figürüyle olan sorunları ve otoriteye karşı tavrından bahseder Canetti (Kafka'nın otorite sorununu eserlerinde sıklıkla işlediği görülmektedir). Joyce'un kendi isteğiyle ülkesinden ayrılıp sürgün hayatını seçmesindeki baba figürü ve ailesiyle olan ilişkisi (Joyce otobiyografik eseri olan Sanatçı'nın Bir Genç Adam Olarak Portresi kitabında bu durumdan daha yoğun bir şekilde bahseder). Proust' un özellikle annesi( ki annesiyle olan ilişkisi üzerine yazılmış bir inceleme kitabı da mevcuttur) başta olmak üzere diğer aile bireyleriyle olan ilişkisi Kayıp Zamanın İzinde serisinin köklerini oluşturmaktadır. Sevdiğim kitaplar üzerine ya da sevdiğim yazarlar üzerine yapılan inceleme kitapları her daim ilgimi çeker. Hele sevdiğim bir yazarın sevdiğim başka bir yazar hakkıkdaki incelemesi (kendi eserleri ya da edebiyat tarihiyle ilgili fikirlerimini sunduğu kitaplar) durumu daha da ilgi çekici kılıyor. Canetti'nin bu inceleme kitabıyla oluşturmuş olduğu beklentilerimi tümüyle karşıladığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Davalar
DavalarElias Canetti · Ayrıntı Yayınları · 20213 okunma
··
310 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.