Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

624 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
'Bilinmezlik merak doğurur, merak ise bilinmezliğe muhtaçtır.' Ezgi Su Yıldırım basılı ilk kitabıyla kesinlikle göz dolduruyor. İki anlamı da taşıyor bu; hem kurguya hayran oluyorsunuz hem de dolu dolu bir maceraya çıkıyorsunuz. Başta 624 sayfayı görünce duraksayanlarınız olabilir ama size sadece şunu söyleyeceğim: Yetmiyor. Öyle güzel bir galaktik evren kurulmuş ve ırklar üretilmiş; dahası bu ırkların savaşı, temelde tarihlerini de barındırarak ele alınmış ki ister istemez kendinizi gökyüzüne bakarken buluyorsunuz. Valhalla nerede diyorsunuz, Mitthosan ya da Vexan... Öyle canlı tasvir ediliyor ki orada yaşayan ırklar, sanki satırlardan fırlayıp çıkacakmış gibi hissediyorsunuz. Üstelik de bir hayli sürükleyici. Hal böyle olunca altı yüz küsur sayfa nasıl bitiyor, anlayamıyorsunuz.  Gelelim kitabın konusuna. Öncelikle bir uzay üssüne misafir oluyoruz. Dünya'ya bakıyoruz burada, Ölü Gezegen'e. Duygularını bir küreye sokuşturup onlardan arınan Aesir askerlerine eşlik ediyor ve onların küreyi sorgulayışlarında biz de duygulara farklı bir gözle bakıyoruz. Her zaman bizimle olan nefret, sevgi, aşk... Onlara bir anda dikkat kesiliyor ve yokluklarının nasıl olacağını kestirmeye çalışıyoruz. Derken bir dönüm noktası yaşanıyor ve kendimizi Mitthosan'da buluyoruz. Büyülü ırk, Atherionların yeri... Onlar güneşi merkezlerine alıyor ve işte orada, Olvu'nun Tapınağı'ndayız. Artık bize baş karakterimiz Arialleena Darvethi eşlik ediyor. Kendisi bir insan ve kibirli ırk Atherionlar arasında yetişmek onu birazcık sindirmiş. Eşsiz bir özelliği var Aria'nın, elleri sihirli (okuyunca anlamanız için çok açmıyorum) ve Zamanın Gözü olarak anılıyor. Güçlü bir silah olarak görüyor ırklar onu ve herkes Aria'yı kapmanın peşine düşüyor. Acımasız bir takasın olacağı gün ise Aria, KKK (bu espriyi ancak kitabı okuduğunuzda anlayabilirsiniz xP ) ve ekibi tarafından kurtarılıyor. Böylece serinin ilk kitabına ismini veren kaçış başlamış oluyor.  Gezegenler arası bir yolculuk yaptığımız bu serüvende neredeyse her yüz sayfada bir boğazımda yumru oluştu. Yazar dokunaklı sahneleri oldukça iyi yazmış. En büyük yeteneği ise kesinlikle türleri ya da bir insanı tasvir edişindeydi. O betimlemeleri okuduğumda türler sanki salonumda belirmiş gibi hissettim.  En eğlendiğim kısımlar Aria'nın antika bir nine ruhunu sergilediği sahneler ve Buteo'yla yaşadığı diyaloglardı. Ancak Aria'nın bu konuşmaları pek herkese hitap etmeyebilir. Çünkü kızımız onu yetiştiren ırk sebebiyle unutulmuş pek çok kelime kullanıyor ve gençlerimiz biraz sözlüğe bakma ihtiyacı hissedebilir ama iyi bir okursanız, cümlenin gidişatından kelimenin anlamını da gayet kolay çıkarabiliyorsunuz. Bu da yazarın anlatımdaki başarısını gösterir. Yani o kelimelerden korkmayın.  Sevdiğim bir diğer kısım da parça parça anlatılan her şeyin bir şekilde bağlanıp bir bütün haline gelmesiydi. Ama yazara sorarım, biz bu uzayda kimseye güvenemeyecek miyiz kardeşim? Hep bir hançerlenme korkusu, hep bir arkanı kollama isteği, karakterlere şüpheyle yaklaşmak... Nabzım yükseldi gerginlikten.  Fazlasıyla sevdiğim bu eser, sonu ters köşe biten kitaplardan. Şaşkınlıktan aralanan ağzım yeni yeni kapanmışken, beynimde gezen pek çok teori eşliğinde giriyorum bu yorumu. Şiddetle tavsiye ederim.
Bilinmezlik Senfonisi - Kaçış
Bilinmezlik Senfonisi - KaçışEzgi Su Yıldırım · Otantik Kitap · 202169 okunma
··
164 görüntüleme
Ezgi Su okurunun profil resmi
Ne kadar harika bir inceleme 🥺💕
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.