Gönderi

608 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 109 days
Merhaba Arkadaşlar, :) Bu gün "SEMERKANT" adlı kitabı okuduktan sonra arkadaşlarımın tavsiyesi ile mutlaka okumam gerektiğini ifade edilen sonrasında; "Vay canına adamım! Gerçeklik payı çok yüksek olan enfes bir kurgu..." diyip kapağını kapattığım bir eser ile geldim. :) Farklı zamanlarda ve farklı yazarlar tarafından yazılıp birbirini tamamlayan harika kitaplar. Kitaptan bahsedecek olursak; Hasan Sabbah, Ömer Hayyam, Nizam ül Mülk, Sultan Melikşah, Selçuklu Devleti ve Mezapotamya'nın tarihi bir kurguyla bütünleştiği soluksuz okunacak bu eser, 10 yıllık bir birikimi gözler önüne seriyor. Ancak görünüş itibarıyla popüler edebiyata ait bir eser olarak görülse de içerdiği ayrıntılar, sembolik anlamlar ve felsefi yorumlarla tam bir şaheser olarak tanımlanıyor. Kitabın içeriği ise ; Deylem kralları tarafından inşaa edilmiş "Alamut" Hasan Sabbah'ın emellerini gerçekleştirmek için satın alındıktan sonra bambaşka bir ruha büründü. Bu kalenin arka tarafı cennet bahçesini aratmayan niteliklerle donatılmıştır. Köle pazarindan satın alınan birbirinden güzel kızlar burada çeşitli eğitimler alarak bu davanın bir parçası olmak için bekletilir. Üstelik neye hizmet ettiklerini bilmeden. Kalenin ön tarafında ise kendini İsmaili tarikatına adayan fedailerin yaşayıp eğitim aldığı ve kısaca İsmaili tarikatının komuta merkezidir. Kitabın asıl karakterine gelecek olursak; Bu efsanevi kalenin sahibi, İsmaili tarikatınin lideri Hasan İbn-i Sabbah! Daha gençken inandığı her şeyi, Kuran'ı, kainatı sorgulamaya başlamış, en yakın arkadaşı Nizam ül Mülk tarafından ihanete uğradığını idda ederek, dünyayı dolaşmaya çıkıp, kendini ilime, felsefeye adamış biri. Gözlemleri sonucunda her şeyin bir hiç olduğuna ve hiçbir şeyin bilinemezliğine kanaat getirmiştir. Ona göre hayat yemekten, şarap içmekten, sevişmekten ve tüm bu konfor alanını korumak adına da savaşmaktan ibaret. Hedonist(hazcı) bakış açısıyla tahlil ettiği insan psikolojisindeki çıkarımlarıyla bilinmezliğin gölgesinde nereden gelip nereye gideceğinden bihaber ve evren karşısında aciz olan insanın ruhundaki mutluluk arayışı harekete geçirir onu. Kendi dininin hem sahibi hem peygamberdir artık. Tek amacı vardır; Cennete gideceğini, orada sınırsız şarap ve yiyeceklerle, hurilere sahip olacağını sanan ve o hayalle bu dünyada yaşamayı unutan insanlara peygamberliğini kabul ettirerek saltanat sürmek. Dinlerin çıkış noktasına parmak basan bu kitap, kendine verilen akıl uzvunu ısrarla kullanmayı red eden insanların, aklını kullanan insanların elinde nasıl oyuncak olduğunu da gözler önüne seriyor. Kitapta buna en güzel örnek; Kendisini öldürmeye gelen İbni Tahir arasında geçen bölümdür. Bu gerçeklik o kadar doğru bir tespit ki, bu gün ki dünya düzenin en başarılı tesbiti. Kitap her ne kadar doğuyu anlatan bir eser olsada aslında yazar kendi çağına(Batı dünyasına) ışık tutup Alman ideolojisine olan isyanını dile getirmek istemiştir. Uğradığı yasaklamalara rağmen bu gün hâlâ adından söz ettirmektedir. Anlatıldığından çok daha fazlası. Bence okumak için geç kalmayın. :) Ah Hasan Sabbah! Zekana olan hayranlığımı saklayamıyorum. :))) Sürüden ayrılmış tüm özgür ruhlara selam olsun diyerek keyifli okumalar dilerim. :)
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201241.6k okunma
··
1,630 views
Berat karabulut okurunun profil resmi
Birşey soracaktım size Önce alamut kalesini mi okuyorduk yoksa Semerkant mı ?
Havva Nur Akıncı okurunun profil resmi
Önce semerkant sonra alamut
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.