Gönderi

448 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Bu dünyadan bir Federico geçti
Federico benim kırmızı çizgimdir. Federico 5 Haziran 1898 günü memleketi Granada yakınlarında Fuente Vaqueros'ta doğuyor. Çok da tatlı bir yer, tam bir İspanyol köyü. Diyor ki; "Çocukken doğanın içinde bir ortamda yaşadım. Bütün çocuklar gibi her şeye, eşyalara, nesnelere, ağaçlara, taşlara canlı gibi davranıyordum. Olanlarla konuşuyordum, onları seviyordum." Başka türlü bir şair nasıl olur, değil mi? Lorca çekirdekten sanat için yetişiyor. Şiir, müzik, resim, tiyatro... Lorca'yı Lorca yapan bütün bir halk kültürü de var. Muazzam bir beslenme. Hayatı boyunca kendini destekleyecek çok güzel insanlarla da tanışmış. Özellikle müzikçi Manuel de Falla, Fernando de los Rios ile. İlk kitabı da 20 yaşındayken geliyor. "İzlenimler ve Manzaralar" Madrid'de gittiği üniversitede kısa sürede kendi entelektüel çevresini oluşturuyor Lorca. Salvador Dali(alçak pislik), Luis Bunuel, Gerardo Diego, Unamuno , Ortega y Gasset, H.G. Wells vs. Ortam böyleyken gel de üretme. Kısa zamanda ünü yayılıyor Lorca'nın. Edebiyat çevrelerinde adından söz ettiriyor, oyunları onlarca kere oynanıyor, şiirleri okunuyor, kurduğu "Barraca" ekibi köy köy gezip halka devrimci tiyatroyu tanıtıyor, hatta bir de oyunculuk yapıyor. Oyunları İspanya topraklarının dramlarını güçlü bir şekilde anlattığı için kısa zamanda yayılıyor, ülkenin sınırlarını aşıyor. Bir gazeteciye "Kanlı Düğün" , "Yerma" ve "Bernarda Alba'nın Evi" oyunlarının İspanya dramlarının üçlemesi olacağını söylüyor. "Işıklarla doldu ipek yüreğim. Yitik çanlarla zambaklar, arılarla. Çok uzaklara gideceğim, ardına şu dağların, denizlerin ötesine, yanına yıldızların; geri istemek için İsa'dan masallarla olgun çocukluğumu, tüylü külahım tahta kılıcımla" Federico şiirlerinin yanında kitaplarına, eserlerine imza resimleri de sıklıkla yapmış, dedim ya on parmağında on marifet var diye, hem beste yapıyor, hem şiir yazıyor, hem tiyatro yazıyor bir de üstüne oynuyor, resim çiziyor bu genç adam daha ne yapsın. Kitabın çevirmeni büyük bir özgüvenle çevirdiği şiiri geçmişteki Sabahattin Eyüboğlu çevirisi ile karşılaştırarak koymuş. İkisinden de ayrı bir tat alınıyor, bambaşka iki şiir olmuş ama benim oyum açık ara Sabahattin Eyüboğlu ve Melih Cevdet ikilisinden yana. Hazır Sabahattin Eyüboğlu demişken, Eyüboğlu kardaşların yanık olanı Bedri beyden şu dizeleri hatırlarsınız: "Karam, karam Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sıla kokar, arzu tüter Ilgıt ılgıt buram buram." Sankim tınısı benzer gibi geldi Federico ile... Sonlara yaklaştıkça makus talihe ulaşıyoruz maalesef. "... Öldürdüler Federico'yu ilk ışık saplandığı zaman. Bakamadılar yüzüne o kanlı serseriler; gözlerini yumdular sadece, dua ettiler... Tanrı bile kurtaramaz sizleri... Ölüp yıkıldı Federico yüzünde kan, barsaklarında kurşun" Nihayet kitabı bitiriyor, Federico dolu haftalar geçiriyorum. Çok farklı bilgilerle karşılaştım. Kitapta Lorca'nın şiirlerinin yanı sıra haince ölümünün ardından bizden olsun yabancı olsun bir çok yazar şair kendisini şiirlerle atıflarla anmışlar. Federico vahşice öldürülmesi nedeniyle dünyada bir simge haline gelmiş. Ben de 2018 yılında Lorca yolu yapmak için İspanya'ya gittiğimde bir ülkenin şairine nasıl sahip çıktığını gördüm. Meydanlar onunla dolu, Granada'nın sahibi sanki Lorca, yalnız orda da değil tüm İspanya'da. Belki de İspanya vicdanını böyle rahatlatıyordur. Devletin ve halkın bir özrüdür bu. Mesela siz ülkemizde hiç havalimanı adı yazarımız olan şehir bilir misiniz? Ben bilmiyorum, araştırdım yok. Mesela aynı şeyi biz Sabahattin Ali'ye de yapmadık mı? Var mı bir sokak ismi, bir meydan bir kültür merkezi? Bir ülkenin gelişmişliği sanata verdiği değerle ölçülür. Üzgünüm ki bizde yok.
Karanlık Manolya
Karanlık ManolyaFederico Garcia Lorca · Kırmızı Kedi · 202113 okunma
··
1.361 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.