Eğer tek bir cümle hakkım olsaydı onu "bu kitabı sevdim" olarak kullanırdım. Serinin başından beri beklediğimiz şey gerçek oluyor ve Gilbert ile Anne rüya evlerine kavuşuyorlar. Bu kızın hayat felsefesine, düşüncelerine bayılıyorum. Daha küçüklükten belliydi zaten ama büyüdükçe mantık ile duygularını bir arada kullanmayı iyice başardı ve bu kitapta gerçekten harika bir insan oldu. Aslında bu kitapta yer yer Anne'in arka planda kaldığını hissetsem de yine de sevdim bu kitabı.
Kitap, artık kocaman bir kadın olan bizim minik Anne'imizin yeni yuvasında, yeni dostlarıyla yaşadıklarını konu alıyor. Ve tabi öncesinde hepimizin beklediği gibi bir evlilik töreni ile başlıyor. Ah Anne, benim güzel kızım, sana eşlik etmeyi o kadar isterdim ki. İncelememin başında kitapta yer yer Anne'in arka planda kaldığından bahsettim, bunun nedenini okuyunca daha iyi anlayacaksınız fazlaca detay bilgi vermekten kaçınmak istiyorum. Kitap Leslie Moore üzerinden epey ekmek yemiş o kesin, ama o kızın hikayesi de kitaba bambaşka bir lezzet katmış. Çok ilgi çekici bir hayat hikayesiydi, etkilendim doğrusu.
Bu kitapta yine diğer kitaplarda olduğu gibi Diana, Marilla gibi karakterler ciddi derecede sönük hatta neredeyse yoklar. Ama biz okurlar bence onları daha çok hikayeye katmak istiyoruz, çünkü Anne'i onlarla tanıdık ve ben zihnimde onlarsız bir Anne hayal edemiyorum. Evet Gilbert etkisi çok iyi ama bize bir tutam Marilla ve Diana da lazımdı. Tabi kitabın tekrar yazılmasinin imkanı olmadığını düşünürsek bunu ufak bir eleştiri olarak buraya eklemiş bulunuyorum.
Bu eser yine serinin diğer kitaplarında olduğu gibi gayet okunaklı ve kolay anlaşılır sade bir dille yazılmış. Her yaştan insanın severek okuyacağına inandığım bu güzelliği okurken hiç yorulmayacak aksine ruhunuzu dinlendireceksiniz.
Kitabı sevdim ve serinin diğer kitabını heyecanla beklediğimi dile getirmek isterim. Benim favorim yine ilk kitap olarak kalmakla birlikte bu kitabı da gönlümün güzel köşesine yerleştirdim, sevdim arkadaşlar. Okuyun!
