Gönderi

Ak kefenli gelmişti. Önünde bir sürü kırmızı yılan... "Hasan," diyordu, "Hasan, sen oğlum değil misin? Sen benim zürriyetimden olmadın mı Hasan? Kurtaramaz mısın babanı? İşte önümde yüzlerce kırmızı yılan, bunlar yılan değil, kanı yerde kalmış insanlar. Öldürülmüşler de öçleri alınmamış. Kırmızı yılan olaraktan hortlamışlar. Beni bunlara çoban yaptılar zebaniler. Benim de kanım yerde kalırsa, beni de böyle güttürecekler. Babanın bu haline nasıl dayanıyorsun Hasan? Oğlum değil misin, acımıyor musun bana Hasan? Ben kırmızı bir yılan olup kıyamete kadar böyle sürünmeye layık mıyım Hasanım, yavrum... Aaaaah, yılanı öldürseler, yılanı öldürseler Hasan... Aaah, Hasan..." Bir uyandı ayıktı, duvarlar, kayalar, kırlangıçlar, yalımlar tepesine dökülüyorlardı. Hasan kaçıyor, yılanlar, kırlangıçlar, kartallar, kırmızılar onu kovalıyorlardı. Köy gene konuşuyordu. Herkes herkes, yediden yetmişe kadar konuşuyorlardı. Esme dillerindeydi. Halil gelmiş. Bütün köylü tekmil Halille konuşmuş. Önce anasına gelmiş. Anasına çok konuşmuş. Edememiş sonra da köye gelmiş, oturmuş ağacın altına. Ortalık da portakal kokuyormuş. Bir bağırmış, bir bağırmış köyün ortasında: "Kırmızı yılanlara çoban oldum çoban... Daha sonra uzun, saydam kırmızı bir yılan olacağım. Beni yılan etmeyin, yılanı öldürseler, yılanı öldürseler." Sonra çat diye çatlamış ortasından, köyün üstüne kırmızı yılanlar yağmaya başlamış. Büyükana yumuşaktı, yüzü sevinçli gibiydi. Hasanın saçlarını okşadı uzun uzun. Hasan bundan çok kıvanç duydu. Konuştu da onunla. Köylü de konuşacaktı demek. İyi iyi, Hasan bu kez de kurtulmuştu. Ağzının içine girecekmiş gibi dinliyordu nenesini. Candan yürekten, inanılmaz bir tatla, bir tutkuyla... "Halil sevdasından da hortluyormuş, duydun mu Hasan? Anana karasevda bağlamış. Kıskanıyormuş ananı. Benim dünya güzelimin koynuna başka erkek girerse ben ölürüm, diyormuş. Olur mu Hasan, olur mu yavrum, senin babanın, böyle bir yiğidin yatağına başka bir erkek girer mi, olur mu? Gel gel, gel Hasan gel. Gel yavrum gel." Hasanın başını kucağına çekti, konuşmaya başladı fısıl fısıl: "Sen bilmiyorsun yavrum, sen çocuksun yavrum, beni dinle yavrum, çocuksun ya, büyüdün de, babayiğit bir erkek oldun, senin gibi bir yiğidin anası başka erkekleri yatağına alır mi, gel gel, daha gel de kimsecikler duymasın, anan her gece bir erkeği yatağına alıyormuş, bütün köylü görmüş, görmeyen, duymayan, bilmeyen yok. Ne dersin buna Hasan... Babanın kanı yerde kaldı, anan dünya güzeli, kimse ona kıyamıyor, kıyamasınlar. Ya sen, sen ne olacaksın, elin yüzüne nasıl bakacaksın şu dünyada? Herkes senin ananı... Sana orospu analı Hasan demezler mi sen ölünceye kadar. Ne diyorsun Hasan? Alnındaki bu kara lekeyi kıyamete kadar nasıl temizlersin Hasan? Ben yakında öleceğim Hasan, oğlum öldü, kanı yerde kaldı, torunum da işte böyle lekeli oldu." Hasanın başını şöyle uzaklaştırıp baktı. Hasanın yüzü ölü yüzü gibi olmuştu. Büyükana sevindi, turnayı gözünden vurmuştu. Çocuklar analarını babalarından bile kıskanırlardı. "Geceleri uyumayıp da hiç bekleme, anan çok kurnaz. Bir kadın isterse başka bir erkekle çatışmayı, donunun bağını kocasına tutturmuş da gene de kocasının yanında çatışmış da kocasının haberi bile olmamış. Onun için ananı bekleme... Git de, çık da köye ananı görmeyen kalmış mı başka erkeklerle yatarken..." Konuştu, konuştu. Anasının güzelliğini binbir kere, bir daha bir daha söyledi. Hasan nenesinin yanından çıktığında yalpalıyordu. İçini dayanılmaz bir acı doldurmuştu. Köyün alanına vardı. Şimdi önüne gelen onu tutuyor konuşuyordu. Köylü onun anasının orospuluğunu bir ay iki ay durmadan konuştu. Sözcükler dönüyordu kafasında Hasanın, güzel bir kadının bacakları, yüzü, kaşları gözleri. Ve erkeklerle sarmaş dolaş olmuş, çırılçıplak... Delirir gibiydi ya, gene de köylünün anası üstüne durup bıkmadan anlattıklarını dinliyordu. Dinlemese ölecekti. Köylü büyükanasına bağlanmıştı bir büyüyle, o ne konuşursa köylü de bire bin katarak onu konuşuyordu. Büyükanasının korkunç tutkusunun altındaydı bütün köy, Hasan da... Anası ölecekti. Anası... "Bu zor işte bu bu zor kardaş." "Bu da, anasının orospuluğu da öldürmezse Hasanı, onda kan yok demek." "Kanı olan adam, babasının kanlısı anası da olsa yaşatır mıydı?" "Kurumuş kanı, kanı kurumuş." "Geliyormuş erkekler evlerine, anasını tepeden tırnağa soyuyorlarmış, başlıyorlarmış işe, Hasan da seyreyliyor keyifleniyormuş." "Hasan gözlerini açmış bakıyormuş." "Bir keresinde anası utanmış da, git buradan, adam anasını bu halde hiç seyreyler mi, demiş. Hasan da ağlamış. Beeen seyreylerim, demiş." "Hasan anasına durmadan gözlerini kırpmadan bakarmış." "Erkeklerin onunla oynaşmasından hoşlanırmış." "Anasına demiş ki, ben seni öldürürüm demiş." "Neden ki ola?" "Eğer bir erkeği yatağına aldığında ben orada olmazsam, ben seni görmezsem. Benden gizli yaparsan bu işi." "Anası ne demiş anası?" "Ne demiş fıkara, ben bir dul kadınım, demiş, erkeklere muhtaçlığım var, demiş. Ayıptır bir oğulun anasını seyreylemesi ya, ne yapayım, erkeklere muhtacım, kocamı da öldürdüler." "Erkeksiz de duramam, demiş." "Duramaz o." "Dalap Arap kısrağı gibi o." "Bir köyün bütün erkeğini elinin altından geçirir de bir gecede..." "Daha erkek yok mu eeeeey, ümmeti Muhammed, bana daha erkek gerek, der." "Hasan ne yapsın Hasan, daha bir kımık çocuk." "Boyu devrilsin Hasanın boyu." "Adam anasını başka erkeklerin koynuna verir de hiç anasının işlerini..." "Orasını burasını seyreder mi?" "Deli bu sülale, baştan beri hepsi deli..." "Fıkara Hasan..." "Ne bilsin çocuk... Anası yatağına alınca erkekleri ne bilsin çocuk." "Beklemiş fıkara." "Bir gün beklemiş, iki gün beklemiş." "Teh de beklemiş, amma da beklemiş." "Beklemiş ya, beklemez mi, bir çocuk, hem de Hasan gibi bir çocuk dayanır mı sanıyorsunuz anasının orospuluğuna..." "Bir insan her şeye dayanır da anasının orospuluğuna dayanamaz, ölür." "Hasan erkek değil mi, bir görsün çocuk anasıyla başka birisini..." "Anasının koynunda..." "Keskin de nişancı Hasan... Anasını da öldürür, anasının üstündeki adamı da..." "Hahhah, hahhah, hahhah... Tuzlayım da kokmayın millet... Anası bunu bilmez mi? Bile bile de işini Hasanın gözünün önünde yapar mı?" "Hasan bir şey yapar mı ki anasına... Bir anası Hasanın... Varsın yapsın... Dünya güzeli anası. Böyle güzel bir kadın kendini sersebil etmeyecek de ne yapacak?" "Üç gün beklemiş çocuk." "Onun uyumadığını anası bilmez mi?" "Üç gün sonra Hasan uyuyunca koynuna almış o erkeği sabaha kadar..." "Üç gün uyku uyumamış Hasan da... Fıkara.." "Halil de yılan donuna girmiş, kırmızı yılan olmuş. Cam gibi, ardı görünen, ta bir ucu burda öteki ucu şurda bir yılan." "Fıkara gelir kıvrılırmış karşıya... Ne yapsın Esmeyi seyreder dururmuş, Esme öteki heriflerle... Hortlak, bir hortlak bir şey yapamaz ki... Yılanmış ama, ardı görünen, hava gibi kırmızı bir yılanmış. Havadan yılan öç alamaz ki..." "Hasan yaman Hasan... Siz Hasanı böyle bellemeyin böyle..." "Hasan anasının bu işlerine dayanamaz." "Daha çocuk." "Ne çocuğu be, eşşek kadar." "Kıyılır mı hiç Esmeye." "Allah bu güzellikte bir Esme daha yaratmaz ki." "Yaratır mı, yaratabilir mi?” "Bu köylü, bu bin yaşındaki kocamış cadı öldürecekler fıkarayı..." "Güzele düşman, Allaha düşman..." "Allah övmüş de yaratmış." "Yaratmaz olsun. Yaratmış da bela etmiş insanların başına..." "Neden, neden bela etmiş. Ağzı var da dili yok fıkaranın." "Ağzı var dili yok da kimdir öyle salınıp gezen köyün ortasında?" "Her gün her gün..." "Gören erkeği deli divaneye çeviren..." "Yazık Esmeye..." "Gitse köyüne ya..." "Gitmeeez..." "Gidemez..." "Niye gitsin, niye gitsin onun gibi yüz tane güzel varmış köyünde." "Burada bir tane..." "De gidin siz de Allahın işi gücü yok da yüz tane Esme yaratsın özene bezene. Esme bu dünyada güzellikte bir tane..." "Bir tane, bir tane, bir tane..." "Yazık..." "Bir tane ya Hasan onu yaşatmaz, öldürür." "Yazık..." "Öldürecek." "Kafir Hasan, insan da anasını, öz bir anasını öldürür mü?" "Öldürür bu sülale..." "Yeter ki bu kan içici sülaleye adam öldür de. Değil anasını yedi sülalesini de keser..." "Yazık." "Esmeye yazık." "Öldürür bunlar." "Öldürür Hasan..." "Daha çocuk da, hapiste de yatmaz..." "Yatar mı hiç?"
Sayfa 92 - YAPI KREDİ YAYINLARIKitabı okudu
·
339 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.