Gönderi
Serenad, kirli iktidar oyunlarının, acılar, yıkımlar, soykırımlar yaşayan insanların, kavuşamayan isim değiştiren, hatta yetmezmiş gibi din ve uyruk değiştirmek zorunda bırakılan insanların, gökyüzünde uçan kuşları kurtuluşunun habercisi sanan masum kadınların; kardeş kıyımı Mavi Alay'ın, utancın yüzü Ermeni Soykırımı'nın, insanlığın yüz karası Naziler'in, hüznün adı Struma'nın, dile bile getirilmeyen Kürtler'in anlatıldığı son derece duygu ve bilgi yüklü Zülfü Livaneli romanı.
Alman asıllı, Amerikalı profösor Maximilian Wagner'in 60 yıl aradan sonra İstanbul'a gelmesiyle yaşadıklarını anlatması, dünya tarihinin tüm insanlık suçlarını gözler önüne seriyor.
Struma; Romanya'dan yola çıkan ölümden kaçan 770 Yahudi'nin bulunduğu eski püskü bir gemi. Hiçbir yere ait olmayan 770 insan, 770 can...Koskoca denizin ortasında, 45 metre genişlikte, bozuk ve sahipsiz bir gemide, günlerce aç susuz umutsuzca bir bekleyiş ve reddedilme. Ve sonra bir patlama...770 canın cansız bedeni yem oluyor balıklara. Almanya, Rusya, İngiltere ve Türkiye'nin ortak kirli elleriyle...
Mavi Alay; yedi bin Kırım Türkü'nün, çaresizlikle yaşamını yitirmesi... Onları Ruslara karşı Almanların yanında savaşmaya gönderen Ankara, ve İngilizlere esir olup, trenlerle Ruslara teslim edilirken hiçbir şey yapmayan yine Ankara. Görev icabı gözünden yaşlar düşen Mehmetçik ile '' Bizi Ruslar vuracağına siz vurun Mehmedim'' diyen çaresiz kadınlar, analar... Olmadı, kimi nehre attı kendini, kimi de Rusların kurşununa hedef oldu. Emir büyük yerden, emir kötülüklerden, emir insanlığın bittiği yerden...
Kitabın baş kahramanı Maya, İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü çalışanı, 36 yaşında, boşanmış. Profösorun gelişiyle hayatında çok köklü bir değişime yol açacaktır.
Mari, o bir Ermeni vatandaşı. O da çevresindekilerle birlikte zorlu bir yolculuğun içinden geçti. Ona müslüman bir Türk ailesi yardım etti. Onun zorlu ve ölümcül yolculuğunun adı, “tehcir”. O, Serenad’ın baş kahramanı Maya’nın babaannesi. Hayatını Semahat adıyla müslüman olarak sürdürdü.
Maya bir Kırım Türk’ü. Sovyet güçlerinin tepkisini çeken bir siyasî/askerî seçimin parçası olmak, onu ve çevresindekileri ölümcül bir yolculuğa çıkardı; kurtulduğunda hayatını sürdürebilmesi için seçimini yeni bir kimlik altında yaşamaktan yana kullandı ve Ayşe adını aldı. O, Serenad’ın baş kahramanı Maya’nın anneannesi. Maya'ya ismini o verdi.
Nadia, Yahudi asıllı bir Alman vatandaşı. Şanssızlığı Hitler döneminin “ari ırk” politikasının ortasına düşmüş olmak. Hayat ona Katherina Wagner adıyla bile şans tanımadı. Kendisini çok seven ve romana da adını veren “Serenad”ı kendisi için besteleyen Maximilian Wagner’le evlendi; ama hayatı Struma gemisinin torpillenmesiyle gelen bir kaçış hikayesinin tam ortasında son buldu. O da diğer kadınlarla benzer yazgıyı paylaşmaktan kurtulamadı.
#okudumbitti
#kitapyorumum
#serenad
#serenadefürnadia
#zülfülivaneli
·
142 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.