Gönderi

368 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 18 days
Size bu eşsiz kitaptan uzun bir kısmı yazmak istiyorum. Sonu İzmir'e, son memleketin kurtuluşuna varan Büyük Taarruz, bütün dünyanın kabul ettiği gibi, gerçekten akıllara durgunluk verecek bir deha eseridir. Çağının en zeki, en güçlü ve kendini -ulusunu da- en beğenmiş adamlardan biri olan İngiltere Başbakanı Llyod George bir konuşmasında, "Yüzyıllar çok seyrek deha yetiştirir. Şu talihsizliğe bakın ki, o büyük dahi çağımızda Türk milleti içinden çıktı. Mustafa Kemal'in dehasına karşı elden ne gelir ki?" dediğinde, tüm dünya uluslarına tercüman olduğunu biliyordu. Afyon Cephesi'nin yapılışında, büyük bir devletin genelkurmayının en yetkili adamları bulunmuştu. Bu kurmayların verdikleri rapor şöyleydi: "Eğer Türkler, iki yüz bin asker harcayarak, bu cepheyi iki yılda yıkabilirlerse, onlar dünyanın en kahraman adamlarıdırlar." Mustafa Kemal bu raporu okur, kısa bir süre düşünür, sonra gülümser: "Bu istihkâmları sekiz saatte yıkarak Afyonkarahisar'ı ele geçireceğiz." Ancak, Mustafa Kemal bunları söylemeden önce, askeri hareketlerin bütün planlarını, en ince ayrıntılarına kadar hazırlamış ve bütün ihtimalleri belirleyerek hiçbir şeyi rastlantıya, kadere bırakmamıştı. Üstelik Ankara'da bulunan bütün yabancı diplomatlar, 26 Ağustos günü, Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'nin Çankaya'da vereceği çaya çağrılmışlardı. Bu çağrı, Anadolu Ajansı aracılığıyla tüm dünyaya duyrulmuştu. Oysa o gün Mustafa Kemal, Akşehir yolundaydı... Ve düşmana yapılacak o eşsiz baskının son ayrıntılarını, son kez gözden geçirmekteydi. Aynı gün, cephede Gazi, Büyük Taarruz'un planlarını ortaya koyuyordu... ve huyu olduğu üzere, çevresindekilerin fikirlerini alıyordu. Biri dışında hepsi, onun fikrine katılmaktaydı. Mustafa Kemal, karşı çıkan komutandan fikirlerini yazılı olarak vermesini istedi. Komutan şöyle yazdı: "Bu olan gerçekleşirse, sonuç eşsiz olacaktır fakat en ufak bir yanlışlık da bütün savaşı ebediyen kaybetmemize sebep olur. Bu kadar büyük bir riske girilmesinden yana değilim." Sabaha karşı Büyük Taarruz başladı... Plan gerçekleşti... Sonuç eşsizdi. Mustafa Kemal, Meclis'ten bütün subayların bir üst dereceye yükseltilmelerini istedi. İsteği yirmi dört saat içerisinde kabul edildi. Orduda ikinci bir bayram havası esmeye başladı. Herkes yakasına, bir yıldız, bir çizgi eklemenin mutluluğu içindeydi. Bu sırada Gazi, Büyük Taarruz fikrine karşı çıkmış olan kumandanla karşılastı. O, rütbesini değiştirmemişti. Mustafa Kemal sordu: "Neden sizin bir yıldızınız eksik?" "Bildiğiniz gibi, ben bu taarruza karşıydım... Şimdi kendimde onun nimetlerinden yararlanma hakkını bulamıyorum." Mustafa Kemal, İsmet Paşa'ya döndü: "İsmet, senin gibi yüksek bir komutanın yıldıza ihtiyacı yok," dedi. "Bir yıldızını sök de bu arkadaşımıza ver. O da bu bayrama yeni rütbesiyle katılsın." İşte arkadaşlar,  Anafartalar Kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'te böyle bir saygı, böyle bir inanç, böyle bir adalet vardı. Kendi fikrine karşı çıkan kumandanı bile, güvendiği ve fikrine saygı duyduğu için ödüllendirmişti. O önce inancıyla imkansız denilenlere inandı, hayalini kurduğu her şeyi başardı ve tüm dünyanın saygısını kazandı. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Bu muhteşem kitabı her Türk mutlaka okumalı. Çünkü biz, umudum dediği gençlerin ilk görevi Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü gerçekten tanımak ve nasıl onun gibi düşünüleceğini anlamaktır. Bunun için de, bu kitap gerçek bir rehberdir.
Anılar
AnılarMustafa Kemal Atatürk · Dokuz Yayınları · 202062 okunma
·
255 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.