Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

bölüm 4: gen makinesi
Gen kolonisi olabilirler ancak davranışları söz konusu olduğunda vücutlar inkar edilemez şekilde kendilerine has bireyselliğe sahiptirler. Bir hayvan eşgüdümlü bir bütün, bir birim olarak hareket eder. Kişisel bakış açımdan kendimi bir birim gibi hissediyorum, bir koloni gibi değil. Bu beklenmesi gereken şey. Seçilim, diğerleri ile işbirliği yapabilen genleri kayırmıştır. Kıt kaynaklar için yapılan çetin rekabette, diğer hayatta kalım makinelerini yemek için sürdürülen merhametsiz mücadelede, müştereken oluşturulmuş vücutta anarşi olmasındansa merkezi eşgüdüm olmasının bir ödülü olmuş olmalıdır. . Programcının yapabileceği tek şey, önceden bilgisayarı olası en iyi şekilde kurmaktır. Bilinen oyun hamleleri listesiyle, strateji ve tekniklerle ilgili ipuçları arasındaki uygun bir dengeyi sağlamaktır. Genler de aynı şekilde hayatta kalım makinelerinin davranışlarını idare ederler. Kukla iplerini parmaklarıyla doğrudan hareket ettirerek değil, bir bilgisayar programcısının uyguladığı gibi dolaylı yollarla. Yapabildikleri tek şey önceden makineyi kurmaktır; sonrasında hayatta kalım makinesi kendi başınadır ve içindeki genlerin pasif bir şekilde oturup beklemekten başka yapabilecekleri bir şey yoktur. Neden bu denli pasiftirler? Neden dizginleri ele alıp, her daim komutayı idare etmezler? Yanıt, gecikme sorunları yüzünden bunu yapamayacak olmalarıdır. Tıpkı Andromedalıların, dünyada kendileri adına günlük kararlar vermek için bir bilgisayara ihtiyaç duymaları gibi, genlerimiz de bir beyin yapmak zorundaydılar. Ancak genler yalnızca şifreli talimatları veren Andromedalılar değil, aynı zamanda talimatın ta kendisidirler de. Bizim kukla iplerimizi doğrudan idare edememelerinin sebebi aynı şekilde zaman gecikmesidir. Genler protein sentezini kontrol ederek çalışırlar. Bu, dünyayı idare etmek için güçlü bir yoldur ama yavaştır. Andromedalılar gibi genlerin de ellerinden gelen en iyi şey, kendileri için peşinen hızlı bir idareci bilgisayar yapmak ve onu en baştan öngörebildikleri en yüksek miktardaki farklı olasılıklarla baş edebilecek kurallar ve tavsiyelerle programlamaktır. . Simülasyon ne kadar çok yapılırsa yapılsın, gerçek dünyada kesin olarak ne olacağını tahmin edemez. Ama iyi bir simülasyon, körlemesine bir deneme yanılmayla karşılaştırıldığında muazzam oranda tercih edilirdir. Simülasyon bu kadar iyi bir fikirse, hayatta kalım makinelerinin onu bizden önce keşfetmiş olmalarını bekleyebiliriz. Gelecekle ilgili bilinmeyenler içeren zor kararlar vermeniz gerektiğinde, bir çeşit simülasyona zaten başvurursunuz. Gerçekleştirebileceğiniz alternatiflerin her birini denediğinizde neler olabileceğini hayal edersiniz. Geleceği simüle edebilen hayatta kalım makineleri, ancak basit deneme yanılma ile öğrenebilen hayatta kalım makinelerinden bir adım daha öndedirler. Denemenin kötü yanı zaman ve enerji gerektirmesidir. Deneyerek yanılmanın kötü yanı ise sıklıkla ölümcül olmasıdır. Belki de beynin kurduğu dünya modeli, kendisinin de bir modelini içermek zorunda kalacak kadar eksiksiz hale geldiği için bilinç doğuyordur. Açık bir şekilde bir hayatta kalım makinesinin uzuvları ve bedeni, simüle ettiği dünyanın önemli bir parçasını oluşturmalıdır; muhtemelen aynı nedenden dolayı simülasyonun kendisi de simüle edilecek olan dünyanın bir parçası olarak görülebilir. Bunun için kullanılabilecek başka bir ifade aslında kendinin bilincinde olmak olabilir. Bilinç, hayatta kalım makinelerinin asıl efendilerinden yani genlerden karar vericiler olma açısından azat edilme yolundaki evrimsel eğilimin doruk noktası olarak düşünülebilir. . Farklı bireylerin genlerinin çıkarları farklılaşmaya ne zaman başlarsa, yalan, aldatmaca ve iletişimin bencilce kullanımının ortaya çıkmasını beklemeliyiz.
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.