Nihayet, Türkler’le müzakereler başlayacaktır. Türkler, önceleri, hisse sahibi olmakta ısrar etmişler; fakat daha sonra petrolün kârından pay almayı kabullenmişlerdir. Bunu da peşin ve toplu bir ödeme ile almayı teklif edeceklerdir. Böylece, mesele bu meblağın tesbitine gelip dayanmıştır. Linsday, bu alışverişin ilk aşamada gerçekleşmeyeceğini, fakat kâr bölüşümü üzerinden belirtmiştir. Aynı görüşmede Linsday, Irak’ın bu safhada küllî bir miktarı vermekte güçlük çekeceğini de Türkler’e hatırlatmıştır. Yine Büyükelçi, bu teklifin kendileri için bir sürpriz olduğunu, Hükûmeti’nin kararı için durumu Londra’ya derhâl ileteceğini kaydedecektir. Bir hafta sonra Chamberlain, karşı cevabını İstanbul’a yollar. Bu kadar olumlu bir fırsat kaçırılmamalıdır diye yazan Dışişleri Bakanı, üç yüz bin sterlinin ödenebileceğini, yerinde bu rakamın yarım milyona çıkartılabileceğini kaydedecektir. Ancak, bu meblağın ödenmesinden sonra Irak’ın aleyhine herhangi bir toprak tavizi Türkiye ile İngiltere arasındaki ihtilafta söz konusu olmayacaktır. 20 Mayıs akşamı (1926) Linsday, İngiltere’nin kararını Türk Dışişleri Bakanı’na iletir. Tevfik Rüştü Bey, bu rakamın yükseltilemeyeceğini öğrenince hayâl kırıklığına uğrayacak ve durumu Başbakan’a arzedeceğini söyleyecektir. Bir hafta sonra (28 Mayıs sabahı) Ankara teklif ettikleri bir-iki önemsiz değişiklik kabûl edildiği takdirde tasarıyı uygun bulduklarını söyleyerek ilgili belgeleri Linsday’e gerir verir. 30 Mayıs’ta ise Tevfik Rüştü Bey, yirmi beş yıllık bir süre içinde yüzde onluk bir payı kabûl ettiklerini İngiliz Büyükelçisine resmen bildirecektir. Linsday, durumdan Irak’ı derhal onaylamak üzere bekletilmektedir. Nihayet, 3 Haziran’da gece yarısına kadar süren bir toplantıdan sonra Tevfik Rüştü Bey (Aras) ile Linsday anlaşırlar. 5 Mayıs sabahı (5 Haziran olacaktı orası tarih akışına göre) imzalanan andlaşma beş yüz bin sterlin üzerinden uzlaşma sağlanmıştır.