Gönderi

160 syf.
·
Not rated
·
Read in 10 hours
Gözyaşlarımın buğusu içinde yazıyorum aslında. Aşkı kendime layık görmediğimden mi, yakıştırmadığımdan mı, imkansız bulduğumdan mı ya da ütopik olduğunu düşündüğümden mi bilmiyorum ama hep uzak tuttum benliğimi aşk konulu kitaplardan, filmlerden. Bi' batak olarak gördüm aşkı, iki kişinin birbirine olan bağını. "Aşk varsa akıl sıfırlanır." dedim hep kendime, aklımı korumak istedim. Biraz da çıtkırıldım karakterli olanlara yaftaladım bu filmleri, kitapları. Hatta kitabın aşk konulu olduğunu bilmeden aldım sırf Goethe' nin diye. Yıllardır adı gözüme batan kitap, kitaplığımda olsun istedim içeriğini bilmeden ve bu sabah uyandığımda elim sana vardı, beni içine aldın. Hayatınıza ansızın biri giriyor daha da güzelleşiyor, daha da renkleniyor etraf. Kuşlar farklı ötüyor, yemekler bi başka kokuyor, şelale ahenkli akıyor, rüzgar bile şarkı söylüyor bazen uğultusuyla. Her şey daha bi anlam buluyor sanki, hayatınız boyunca koca bi boşlukla yaşamışsınız da o boşluğu doldurmuş ve tam olmuşsunuz gibi. Bütünsünüz artık. Acı, keder, hüzün bile zevk veriyor. Eksiği olmayınca insanın, dünyevi her zorluk daha çabuk aşılıyor sanki. Werther'in boşluğunu da Charlotte tamamlıyor, tamamlandığını sanıyor Werther. Tek taraflı olan hiçbir duygu asla büyük bi kıvılcım oluşturamaz. Ne sevgi, ne öfke.. Her şeyi güzelleştiren sevgiliyle kuşun cıvıltısını çığlığa dönüştüren, yazı kışa çeviren sevgili nasıl aynı olabilir? Bi insan bu kadar iyiyken, melek tasvirine bire bir uyumluyken nasıl bu kadar ıstırap verebiliyor? Kitap içeriğine girmem gerekirse, Charlotte eşine bu kadar sevgiyle bağlı ve sadık olduğu halde nasıl hala Werther ile olan bağına keskin çizgiler çekmiyor diye merak ediyordum. Hep içinde Werther e dair kırıntılar aradım ki kitabın sonunda zaten kendine dahi itiraf edemediği duygular içerisinde buluyordu kendini. Sürekli uzaklaşmaya çalışıp daha da yaklaşan daha da bağlanan baş karaktere karşı ben de Charlotte gibi sürekli merhamet duyuyordum. Acılarının dinmesini o kadar çok istedim ki, bunu kitapta aradım hep. Nasıl başardığını okumak, öğrenmek istedim. Ne yazık ki bi uçurum bu. Evet aşk bi uçurum, elinizden tutan olduğunda Walheim kenti kadar güzel, sıcak. Yalnız kaldığınızda da ölüm kadar soğuk. Bir de Charlotte ın eşi var, Albert. O da eşine fazlasıyla bağlı. Eşimle ona delicesine aşık biri aynı ortamda bulunsa hatta ben onunla arkadaşlık kursam.. Bilmiyorum çok zor, hatta benim için imkansız bir şey. Albert in düşünce yapısı sadece eşi üzülmesin ve o doğru olanı yapar niteliğindeydi galiba. Öyle olmasa bu kadar sakin kalamazdı zaten. İliklerime kadar duygulara boğulduğum, alıntılardan kendimi alamadığım, kitabın altını çizme isteğimin arşa çıktığı bir kitaptı. Bitsin istemedim bu sebeple ellinci sayfaya geldiğimde kendime uğraş bulmak istedim, arkadaşıma yazdım kitapla alakalı, bol bol övdüm. Hatta şöyle bi cümle kurdum, " O kadar güzel cümleler var ki altını doyasıya çizip çok sevdiğim birine hediye etmek istediğim bi kitap." Birine kitap hediye etmek başka. Altı çizili kitap hediye etmek bambaşka. Bu hisse kapıldığım, bu isteği duyduğum ikinci kitaptı. Okuyun diye önereceğim hatta bunun için baskı yapacağım bir kitap. Okuyun, okutturun. Yazıyı Sherlock Holmes dizisinden bir replikle bitirmek isterim, "Her zaman aşkın tehlikeli bir dezavantaj olduğunu düşünmüşümdür." Herkese keyifli okumalar...
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · İndigo Yayınları · 2017121.7k okunma
··
142 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.