Gönderi
Alfred Bester’in Hugo ödüllü romanı Yıkıma Giden Adam eylül ayında okuduğum ilk kitap oldu. Kitap okuma açısından çok kötü geçen iki ayın ardından bu ayla birlikte normale dönmeyi umuyorum. Yıkıma Giden Adam normale dönmek için güzel bir seçim oldu. Kitap ilk sayfalarda okuru zorlasa da devamında müthiş bir şekilde sürüklüyor.
Kitap 24. Yüzyılda bir iş insanının güç savaşını anlatır gibi başlıyor. Hükümdarlık isimli şirketin sahibi Ben Reich işlerin iyi gitmemesinden şikayetçidir. En büyük rakibi D’Courtney’in onu iyice köşeye sıkıştırmasıyla son çare olarak ona ortaklık teklif eder. Teklifi reddedilen Ben Reich yaşadığı dünyada neredeyse imkansız olan bir şeyi, bir cinayeti planlamaya başlar. Cinayet veya başka bir suçun işlenmesinin önündeki engel insan evrimi sonucunda ortaya çıkan bir anomalidir. Bu anomali ile düşünceleri okuyabilen bazı insanlar dünyaya gelir. Bu kişilere gözetleyici veya esper denilmektedir. Bu kişiler çeşitli eğitimlerden geçerler ve bazı sınıflara ayrılırlar. Toplumsal yapıda ise zirvedeki meslek gruplarını oluştururlar.
Ben Reich tasarladığı cinayeti işlediğinde 1. Sınıf Esper olan Lincoln Powell ile aralarında müthiş bir kovalamaca başlar. Ben Reich bir yandan Powell’dan kaçınmaya, bir yandan kabuslarında gördüğü Yüzü Olmayan Adamdan kurtulmaya uğraşır. Tüm bu kovalamacanın sonuna gelindiğinde ise bizi şaşırtıcı ve düşündürücü bir son karşılar.
Kitapta yıkım diye bahsedilen kavram insan zihninin formatlanması ve baştan çalıştırılması denilebilir. Çünkü farklı düşünen insanlar cinayet dahi işlemiş olsalar toplumu oluşturan çoğunluktan zeka olarak farklıdır. Onları gözden çıkarmaktansa rehabilite edilip tekrar topluma sunmak daha doğru olacaktır. Cyberpunk bilim kurgu ve polisiyenin birbirine karıştığı bu kitap bilinç-bilinçaltı konusunu da güzel bir şekilde işlemiş. Ayrıca o dönemde icat edilmemiş görüntülü konuşma olayını da okumak güzeldi.
·
176 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.