Gönderi

336 syf.
6/10 puan verdi
"Karantina"; bir süre önce meraktan okumaya başladığım ve iki kitabın ardından yarım bıraktığım bir seriydi. Bir can sıkıntısı anında da yeniden devam etmeye karar verdim. Serinin önceki kitaplarına inceleme yazmamıştım o yüzden onlardan da kısaca bu yorumumda bahsedeceğim. Yani incelemem seriyi okumayanlar için kademe kademe SPOİLER barındırmış olacak, dikkatle okumanızı tavsiye ederim bu yüzden. İlk kitap "Karantina", bir Wattpad klasiği olarak "okulda ilk gün" temasıyla başlıyor. Ana karakterimiz Zeynep -bu sırada yazarı garip garip adlar bulmadığı ve bizi "Hangi dünyada yaşıyoruz acaba?" diye şüphelendirmediği için tebrik etmek gerek- yeni bir liseye başlıyor ve başladığı gün de bir kızın hastalanması sonucu okul karantina altına alınıyor. İlk eleştirim, yazarın hiç beklemediği bir şeyin gerçekleşmesi kaynaklı. Korona pandemisine denk gelen neslimiz ne yazık ki karantina meselesinin bir okulda bu kadar basit işlenilip atlatılmasına inanamaz. "Arkadaşlar, okulda bir öğrenci hasta. Okulu karantinaya aldılar! İstediğiniz gibi takılın, yeter ki okuldan çıkmayın. Salgın var ama olsun akşam tüm okul toplanalım. Öğrenciye ne oldu, ne hastalığı var boş verin... Ve işte karantina kalktı, hiçbir test veya önlem olmadan eve gidin ve ertesi gün yine gelin okula, aynen devam!" tarzında oldu bittiye geldi resmen. Neyse tabii olay bununla sınırlı değil. Kızımız bela mıknatısı. Tuvaletten bir çıkıyor, karanlık bir koridor, sessiz, ıssız... Ve ortada kanlar içinde bir ceset! Sonra ağzına bir el kapanıyor. Ve işte beklediğimiz havalı, umursamaz, zengin, yakışıklı, liseli olmayacak yaşta liseli olan, popüler ana erkeğimiz Onur. Diyor ki "Bu cinayeti ben işlemedim ama gel hadi cesedi saklayalım. Çünkü babam okulun sahibi ve başı derde girer. Küçükken annemin ölüsüyle saatler geçirdim. Travmalarım var. Ne diyorsam onu yapacaksın! Sana aşık olmayacağım. Hayır seni kıskanmıyorum, ne halt ediyorsan et! Hayır, yanımdan ayrılamazsın. Ben nereye, sen oraya! Hadi bakalım!" Kızımız korkudan, çocuktan ister istemez etkilenmesinden ve en çok da salaklığından teklifi kabul ediyor. İkisi ve Onur'un kankaları, Mert ve Burak, cesedi saklıyorlar ve katili okulda aramaya başlıyorlar. Olaylar da böyle gelişiyor. Burak karakteri, seri boyunca olan en güzel şey diyebilirim. Gerçekten en eğlendiğim kısımlar onun kısımları ve gençlik kitaplarında olması beklenen espriler de hep ondan çıkıyor. Seride her kitabın dili de oldukça basit ve de akıcı. Bölüm başlarında metafor ve farklı anlatımlar var. Peki gerek var mı derseniz bana daha çok yazar "Bunu da yapabiliyorum, edebiyattan anlıyorum." demek için yapmış gibi geldi. Ama yine güzel alıntıları da yok değildi. Daha iyi işlense ve mantığa oturtulsa bence keyifli olabilecek bir konusu ve kurgusu da var. Ama herkesin aşık olduğu ama kendinin farkında olmayan ana kız, kızı takmamaya çalışan ve ilk kitap boyunca küfreden ana erkek, kıskandırılmak için sokulan ve aniden ortadan kayboluveren yan karakter erkekler, Juliet-Romeo kısımları, ders çalışmayan lise son sınıflar, aşırı rahat aileler... Bilmiyorum bir tek bana mı garip geliyor ama kendi yaşantıma göre gerçek dışı diyebilirim. Neyse ama ilk kitabın geneline baktığımızda oldukça kolay okunan, okuma güçlüğünden sizi çekip çıkartacak ama yerli yersiz sinir ettirecek bir kitaptı. Beklentisiz başlayıp okuyabilirsiniz. Ama 14-20 yaş falan gibi yaş aralığı için uygun. Altı için uygun değil, üstü için saçma sapan. İkinci kitabı, Onur biraz daha uslu bir karakter olduğundan ben daha çok sevmiştim. Tabii karantina, cinayet minayet olayları bitip başka olaylar başlıyor. Onur'un babasının babası olmayışı ve bir psikopat oluşu hiç normal olmasa da bu tarz kitaplarda çok düşünmeden okumak lazım, ne diyebilirim ki. İlk kitabın yorumu uzun oldu, "İkinci Perde" için pek bir şey demeyeyim. "Üçüncü Perde" ise başlarında beni şaşırtan ve kimi yerde "Vay, yazar bunu düşünmüş de yapmış meğer!" diyebileceğim bir şekilde başlasa da sonlara doğru "Yok be! Sonradan baştaki dediklerine göre en iyi uydurabileceği şekilde uydurmuş."a döndüm. Yazarı öyle bir konudan ta buralara kadar aksamadan gelebildiği için tebrik etmek lazım. Bu kitapta aslında Zeynep'in babasının Ender olduğunu öğreniyoruz. Hatta bir ara Onur ve Zeynep kardeş sandığımız bile oluyor. Meğer Onur'un annesi de yaşıyormuş! Hani şu Onur'un saatlerce yanından ayrılmadığı, cesedi soğuyan kadın. Ayrıca bir de mucizemiz var. Çoğu Wattpad karakterine göre masum ve usturuplu Zeynep'imiz kaşla göz arasında Onur'la ayrılmadan hemen önce bir de çocuk yapıyor. Doktor bile şaşkın, diyor "Nasıl olur, sende bir de kistler var!". Biz de şaşkınız neden önlem almadınız veya bunu bize yaptınız. Tabii Zeynep de şaşkın. 19 yaşında, liseyi açıktan bitirmeye çalışıyor, evli değil, peşinde pislik bir de babası var ve gebeliği riskli. Kitabın sonu da yaklaşık böyle bitiyor. Başında beni şaşırıp meraklandırarak başlasa da sonunda "Aman ya, daha yazar uzatmak için acaba neler yapacak?" diye bitirdim. Zaten Beyza Alkoç kendisi de diyor "Gittiği yere kadar yazacağım, karakterlerden ayrılmak çok zor benim için." Bu bence günümüzde çoğu yazarın en büyük sorunu. Evet biz de karakterlerinizi seviyoruz, siz kim bilir nasıl bir bağ kurdunuz ve üstüne üstlük bu işten para kazanıyorsunuz ama yine de bir yerden sonra tek kişilik çarşafı çift kişilik yatağa geçirmeye çalışmak gibi bu durum. Oradan çekiyorsunuz orası açılıyor, orayı kapayayım derken öbür taraftan açık veriyorsunuz. Çünkü serinin başında bunların bulanık, belki de hiç planda olmadığı belli. Belki bir fantastik ya da tarihi kurguda konuyu uzatırsınız ama gençlikte, macerada bir yerde son bulmalı, tadında kalmalı. Devam edeceğim sanırım -güncelleme, etmedim. Nasıl ilerleyecek merak ediyorum, yalan yok. Vaktimi boşa harcadığım için seneler sonra pişman olacağım, biliyorum ama böyle kafa yormayacak bir seriye ihtiyacım var şu dönemde. Ayrıca Wattpad'den okuduğum için de vicdan azabım daha az. "Yabancı", "Psikopat" veya o civarlarda kitaplara nazaran çok daha masum olduğunu düşündüğüm ve genç okuyucu arkadaşlarıma da illa merak edip okumak istiyorsanız ya da benimle aynı durumdaysanız yine de tavsiye edebileceğim bir kitap...
Karantina-Üçüncü Perde
Karantina-Üçüncü PerdeBeyza Alkoç · İndigo Yayınları · 201814.1k okunma
·
1 plus 1
·
2,927 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.