“Bir insanı deli olduğuna ikna etmek, deli olmadığına ikna etmekten daha kolaydır.”
Varan 1: Pek çok kişinin aksine Ankara’yı sevdiğimden dolayı ( belki öğrencilik şehrim olduğundan ve güzel anılar biriktirdiğimden mütevellit) bir kitap konu olarak o şehirde geçince gezip tozduğum yerlerin gözümde yeniden canlanmasına sebep olduğundan daha bir iştahla okuyorum bu net.
Varan 2: Azizim, bu aralar polisiye okumaya ihtiyacı varmış ruhumun da ben dinlemiyormuşum garibanı
Varan 3: Ruhumun açlığını duyan canım adaşım
Pınar Marangoz hızır gibi olaya el atıp soluksuz okuduğum kitapla tanışmama vesile oldu, var olsun
Şimdi...
Ankara sokaklarında, parklarında, göllerinde nefes nefese koşarak adım adım izlediğim Komiser Muzaffer ve ortağı adaşım ( tesadüf işte) üçlü cinayetin sırrını çözedursun, ben sayfalar arasında kaybolup “ o mu, bu mu?” diye sinir hücrelerimi tahrip ederken muazzam kurgusu keyifle okumama sebep oldu kitabı .
Önceki davası sebebiyle, ya da doğru tabiriyle “adalet”i aradığı için gözden çıkarılan Muzaffer, adalet arayışına kaldığı yerden devam ediyor.
Tanrıça Themis’in kılıcı, terazisi, bağlı gözleri adaleti ifade ediyor mu dersiniz?
Sonu ile şok yaşadığım bir kitap #başkomisermuzaffer