"Dünya bir çile çekme yeriyse, Tanrı inancının dünyayı düzeltme umutlarını da yok ettiğini söylüyorlar. Yani sizin umudunuz, umutsuzluk aşılıyor Peder."
"Dünya ne kadar düzeltilirse düzeltilsin o, Tanrı'nın temsil ettiği mükemmelliğin gerisinde kalacak; bu yüzden Tanrı hep olacaktır. O halde indir silahlarını zavallı insan. Şekil olarak Tanrı, mükemmelin hayali olarak var ve hep olacak. O hayali yok bile etsen, daha iyisini bulamayacaksın. Çünkü dediğin gibi Tanrı, insanları birbirine karşı koruyor. Onları birbirine yaklaştıran da yine o, Tanrı. O, insanlar arasında ortak olan tek şey; çünkü ondan daha mükemmeli yok. İnsanların arasında ortak olan tek şey, ancak onları teselli eden şey olabilirdi. O olmasaydı bile, insan çaresizliğinden bir başka Tanrı bulup çıkarırdı. O halde kimse ona yok diyemez."
"Doğru Peder, Tanrı ihtiyaçtan dolayı var. Ben de onu diyorum.
Din insanın kalbine bir korku yerleştirir; insan ise bu korkuya hiç yabancı değildir. Az önce onu tarif ettiniz. O halde bu korkuyu duymayan, Tanrı'ya artık inanmaz olacaktır, öyle mi? Demek Tanrı inancından vazgeçmek, bir korkunun üstesinden gelmektir. Ama şu var ki, bir korkuyu kendisinden daha dehşet verici bir başka korkuyla yenmek elden gelmez. Kendisi korkunç olur. Din Peder, dünyanın acılarından doğuyor; yaşayabilmek için o acıları gidermeye hiç yanaşmıyor. Çünkü ifadesini onlarda buluyor. Dahası, o acıları gidereceğine söz verirken insanlara yalan söylüyor. O halde dine inanan birinin dünyanın kötülüklerinden şikayet etmeye hakkı olmayacak. Ona göre dünya çile çekme yeridir, öyle kalmalıdır. O, kabul ettiği sınavın zorluklarına çoktan razı olmuştur. Bir yanda kötülükleri cezalandırır görünürken, öte yanda o kötülüklerin ilelebet sürüp gitmesine rıza göstermenin ötesinde bir fenalık düşünemiyorum. İşte bakın, nasıl da kötülüğü temel almış din!"